Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Harappa
Harappa
İndus vadisindeki Harappa
uygarlığı M.Ö. 2500 yılından M.Ö. 1900 yılına kadar en görkemli dönemini
yaşamıştır. Ancak, M.Ö. 1600 yılında İndus nehri yatağını değiştirince de
uygarlık yok olup gitmiştir. Mohenjo-Daro ve Harappa kentleri, Mısır Memphis ve
Sümer Ur kentleri ile kıyaslanabilecek kentlerdi. Mohenjo-Daro’da 40.000 fazla
insanın yaşadığı bir merkez oluştu. Kentlerde piramitler, saraylar, heykeller,
mezarlar yoktu ama modern kentlere benzer bir kent planlaması ve ileri bir
kanalizasyon sistemi vardı. Bulunan süs eşyaları estetik ve sanatsaldır.
Harappa hijyeni ilk bulan uygarlıktır. Tuğladan yapılan binalar gösterişsiz ama
son derece moderndiler. Harappalılar çok katlı evler kurdular, kentlerin
içlerinde boru sistemleri döşediler. Yerleşim yerlerinde tapınakların
bulunmamış olması çok enteresan bir gelişmedir. Harappa’da din adamı olmama
ihtimali vardır.
Yapılan araştırmalar ve özellikle
tuğladan yapılma kent ve evlerin durumu sanki Harappa’da zengin fakir ayrımı
yokmuş gibi bir intiba vermektedir. Ayrıca toplumun savaştığına dair bilgiler
de yoktur. Harappa ordusuna ait bulguların bulunamamış olması, Harappa’nın
komşuları için saldırgan bir tutum taşımadığını göstermektedir. Harappa’nın son
barışçı devlet olma olasılığı vardır.
Harappa uygarlığının uzak
mesafeli ticaret yaptığı bellidir. Afganistan ve Orta Asya’dan altın ve gümüş,
Arap denizinden inci geliyordu. Harappa köylüleri pirinç ekimi ve belki de
tarihte ilk olarak pamuk yetiştirme ile de uğraşıyordu. Harappa’da öküz veya
mandaların çektiği iki tekerlekli arabalar kullanılıyordu. Bu arabalar, bugün
Güney Asya’da kullanılmakta olan arabalara çok yakın tasarımlardır.
Harappa yazısı daha
çözülmemiştir. İncelemeler yazının sağdan sola yazıldığı intibaını vermektedir.
Harappa yazısının hem simgesel ve hem de heceli bir yazı olma olasılığı
kuvvetlidir. Bu yazı, mühürlerde, çömleklerde, bakır tabletlerde, bronz
aletlerde, fildişi ve kemik çubuklarda bulunmuştur. Yazıların pek çoğunun
Hindistan’da genel olarak uygulanan palmiye yapraklarına yazıldığı ve zamanla
eriyip gitmiş olması da kuvvetli bir olasılıktır. Mühürlerin pek çoğunda
yazıların yanı sıra hayvan resimleri de vardır. Suaygırı, fil, kaplan,
gergedan, bufalo gibi hayvanlar resmedilmişken, maymun, tavuskuşu ve kobra gibi
Hindistan’ın geleneksel hayvanlarının resmedilmemiş olması enteresandır. Ayrıca
mühür resimler içinde tek boynuzlu at, yoga biçiminde oturan insan
betimlemeleri vardır. Bunların daha sonraki Hindu tanrı ve tanrıçalarının ilk
tiplemeleri olma olasılığı fazladır.
Harappa uygarlığının kullandığı dile akraba diller için iki
aday güçlüdür. Biri proto-Hint-Arî dili yani Sanskritçedir. Diğeri Güney
Hindistan dillerinin atası olan Proto-Dravid dilidir. Sanskritçe (Hint-Arî
dili) Kuzey Hindistan’daki modern dillerin çoğunun kök dilidir. Dravid dilinden
türeyen diller, bugün Hindistan’ın güneyinde yani Harappa uygarlığından uzakta
yaşamaktadırlar. Ancak Hindistan’a Arî göçü Harappa uygarlığını sular yıktıktan
sonra olmuştur. Ayrıca Kuzey Hindistan’da ufak topluluklar halinde hala Dravid
dili kökünden gelen dilleri konuşan topluluklar vardır.
Bugünkü bilgiler içinde, Harappa
uygarlığında Dravid dili konuşulduğu düşünülebilinir. Harappa uygarlığı
yıkıldıktan ve Aryenler geldikten sonra, Sanskritçenin gelişmesi sonucu Dravid
dili Güneye çekilmiştir.
Post A Comment
Hiç yorum yok :