Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Me’ler
Me’ler
Sümerlerde evrenin yaradılışının
ilk gününden itibaren onu yöneten ve işleyişini sağlayan Tanrısal yasalar,
kurallar ve düzenlemelere Me denir demiştik.
Evrendeki temel güçlerin denetimi
başlangıçtaki dört tanrının elindedir (An, Ki, Enlil ve Enki). Evrendeki düzen
ve yasa dört temel tanrının uyumlu bir şekilde çalışmasına bağlıdır. Dört temel
tanrının uyumlu bir şekilde çalışabilmeleri, evren ve toplumsal ilişkilerdeki
her şeyi bir plana göre düzenleyen ve işleten, temel kural ve düzenlemeleri
kapsayan Me'lere uygun davranmalarına bağlıdır. Bütün anlatılacak olanlara
rağmen Me'lerin ne olduğu tam olarak anlaşılmış değildir.
Anlaşıldığı kadarıyla “ Me'ler “,
devlet düzeninin temeli olan ve kral dâhil herkesin yetki ve sorumluluk
alanlarını belirleyen yasa düzeninden esinlenerek kurgulanmış olmalıdır.
“ Me, genelde, göksel varlıklarla
ilişkilendirilen kültürel durumların, onu yaratan ilah tarafından hazırlanmış
plan uyarınca sonsuza kadar var olması ve düzen içinde işlemesi için gereken
kuralları düzenlemeleri i ifade ediyordu.” “ Me”lerin bir listesini “ İnanna ve
Enki: Uygarlık Sanatlarının Eridu'dan Erek'e Aktarılması ” mitinde vardır.
Bazılarını sayarsak: en-lik, tanrılık, yüce ve sonsuz taç, krallık tahtı, yüce
kutsal mekân, son bulmayan hanımlık, rahiplik makamı, hakikat, ölüler diyarına
iniş, su baskını, savaş sancağı, cinsel ilişki, fahişelik, yasa, iftira, sanat,
müzik, yaşlılık, kahramanlık, metal işleme sanatı, bilgelik, deri işleme
sanatı, zafer, öğüt. Liste uzayıp gidiyor.
Böylece Me’lere ad verilmiş ve
listeleri yapılmıştır. Bu adların 100 adet olduğunu biliyoruz, ama bunlardan
sadece altmış küsuru, bugün için okunabilmiştir. Örnek için bu Me’lerin
birkaçını demin sayılanlara ilave edelim: 1. efendilik, 2. Tanrılık, 8.
çobanlık, 15. doğruluk, 44. adalet, 68 ala adlı müzik aleti vs... Bu 100 Me ile
ilerde ortaya çıkan Tanrının 100 adı arasında bir ilişki olup, olmadığını insan
kendine sormadan edemiyor?
“ İnanna ve Enki: Uygarlık
Sanatlarının Eridu'dan Erek'e Aktarılması ” mitinde anlatıldığı gibi, tanrıça
İnanna Enki'yi kandırarak “ Me’leri “ Enki'nin şehri olan Eridu'dan kendi kenti
olan Erek'e taşır. Bunun için de bir “ kayık ” kullanır.
“ Enlil ve Ninlil: Ay-Tanrısının
Doğumu ” mitinde panteonun başı Enlil'in ölüler âlemine sürülüşü anlatılırken,
ölülerin geçmesi gereken “ insan yutan ” ırmak ve ölüleri karşı tarafa taşıyan
kayıkçı figürleri bütün eskiçağ Yakın doğusunda ve Akdeniz dünyasında yaygındı.
Ölüler diyarı hakkında birçok mit ve anlatım olmasına rağmen, tablo epey
bulanık ve çelişkilidir. Ruhlar muhtemelen buraya mezardan iniyordu ve bütün
önemli kent merkezlerinden ölüler diyarına girişler vardı. Ölüler diyarını
Ereşkigal ve Nergal adlı tanrılar yönetiyordu. Ayrıca çok sayıda “ galla ” adı
verilen (İslam’daki zebani benzeri) görevliler vardı. Gökteki tanrılar ve
yeryüzündeki insanlar gibi burada da yiyeceğe, giyeceğe, kaplara ve takılara
ihtiyaç duyuluyordu.
Dört temel tanrı arasında Me'ler
çerçevesinde bir hiyerarşi, emir ve komuta zinciri vardır. Hiyerarşinin
tepesinde, sarsılmaz düzeni, adaleti ve yasayı temsil eden gökyüzü tanrısı Anu
(veya An) bulunur. An, devleti belirli yasa ve kurallara göre yöneten ve
adaletten şaşmaması gereken Sümerli kralın kutsal karşılığıdır.
Enlil ise, elinde, yürütme ve
yargı gücüyle, meteorolojik ve astronomik olayların denetimini tutan bir
tanrıdır. Ceza ve ödülün uygulanmasından sorumludur. Sümer dünyasının en güçlü
tanrısı olmasına karşın, yasaya uygun davranmadığında kendisi de
cezalandırılmıştır.
Su ve bilgelik tanrısı olan Enki
Enlil'in denetiminde sulama kanallarının açılması, ahırların yapımı
hayvancılığın düzene sokulması ve tarımdan sorumludur. İnsanlara karşı
merhametli ve koruyucu bir rol üstlenmiştir.
Doğurgan ana, toprak tanrıçası Ki
ise, kendisini dölleyen Enki sayesinde insanlara besin sağlamakla yükümlüdür.
Nasıl Sümer devlet modelinde yönetimin başı olan bir kral, kralın devlet
işlerini yürütürken başvurduğu danışmanlar ve danışmanların da kendisine karşı
sorumlu olduğu rahipler kurulu varsa, evreni yöneten tanrılar dünyasında da
danışma kurulları, tartışma meclisleri bulunur.
En üsteki tanrı ya da
tanrılardan, en alttaki küçük işlerden sorumlu tanrılara kadar, herkesin yetki
ve sorumluluğu Me'ler tarafından belirlenmiştir. İster güçlü ister zayıf olsun
herhangi bir tanrı kurallara ve yasalara uymazsa evrende kargaşa ve kaos
dolayısıyla bozulma ortaya çıkar. Bu bakımdan düzeni bozmaya kalkışan, keyfi
davranan kim olursa olsun cezalandırılır.
Düzenin tesisi ve korunması
kaostan kaçma her aşamada karşımıza çıkar. Enlil, yer ile göğü birbirinden
ayırdıktan sonra, ilk olarak gökyüzünün düzene sokulmasıyla uğraşır. Gök
cisimlerinin ortaya çıkışı ve göklerin düzene sokulması " Enlil ile Ninlil
" ve " Nanna'nın Nippur'a Yolculuğu " adlı şiirlerde anlatılır.
Bu mit şöyledir:
Hava tanrısı Enlil, Ninlil adlı
bir tanrıçanın ırzına geçer ve cezalandırılarak yeraltına sürülür. Ninlil, ay
tanrısı Nanna'yı (diğer adı Sin) doğurur. Daha sonra Nanna ile Ningal'ın
birleşmesinden güneş tanrısı Utu ile Venüs gezegeninin (İnanna değil ) tanrısı
dünyaya gelir… Ninlil, ceza olarak yeraltına sürülen Enlil’in peşinden
yeraltına gider. Enlil Ninlil’den olan bu ışıklı tanrıları gökyüzüne
yerleştirir, yollarını çizer, görevlerini belirler, kısaca uyacakları düzeni
saptar. Bu dizeleri yazan Sümerli şairin gök cisimlerini ışıklı, parlak ama
hava gibi bir maddeden yapıldığına ve gökyüzünde kayıklar içinde gezindiklerine
inandığını anlarız.
Yeryüzünün, düzene sokulmasını
Enlil ve Enki birlikte başarırlar. Enlil’in planına göre insandan önce dağlar,
denizler, nehirler bitkiler, hayvanlar, tarım araçları, çeşitli zanaatlar var
edilir, düzene sokulur, her biri için sorumlu küçük tanrıcıklar memur edilir.
Uygulamacı Enki’dir. Zamanla bu yeni tanrıların bazıları öne çıkar.
Enki, Mezopotamya dünyasının
yaşamı demek olan Fırat ile Dicle'yi düzene sokarak işe başlar. Nehirleri su ve
balıkla doldurur ve onları gözetecek görevlileri atar. Basra Körfezine inerek
denizi düzene sokar ve tanrıça Siraya'yı denizi yönetmekle görevlendirir
yağmurları getiren rüzgârları düzene sokarak işi tanrı İşkur'a bırakır.
Kanallar açtırarak ve sabanlar kullanarak bahçeler hazırlatır. Artık her türlü
tahıl, sebze ve meyvenin yetiştirilmesi olanaklı kılınmıştır. Bu işlerin başına
kanal tanrısı En - kimdu'yu ve tahıl tanrıçası Aşnan'ı atar. Bu noktada kazma
ve saban Sümer hayatında yer alır. Artık toprak adam edilmekte ve
sulanmaktadır. Tuğla yapılmaktadır. Tuğla tanrısı Kabta da görevlidir. Bunlarla
evler, tapınaklar ve şehirler inşa edilir. Sümer’in mimar tanrısı Muşdamma
inşaatlardan sorumlu tanrı olarak atanır. Yaban hayat denetlenir
(ehlileştirmeyi kastetmiş olmalılar) ahırlar inşa edilir hayvancılık ortaya
çıkar ve gelişir. Hayvancılıktan sorumlu tanrı ise Dumuzi (Temmuz) olur.
Evrenin ortaya çıkışı ve
düzenlenişiyle ilgili şiirlere (mitlere) göre evrenin oluşumu ve düzeni ölümsüz
Tanrıların iradesi ve eylemi ile planlı olarak gerçekleştirilmiştir. Bu ideal
düzende bunca eksik ve güçsüzlüğü ile insanın rolü nedir? Burada anlatılacak
olan İnsan’ın ortaya çıkış miti gibi benzer ama az farklı bir mitte az sonra
anlatılacaktır.
Müzik kuvvetli olasılık ile ta
Şaman dininden beri tüm dini merasimlere eşlik etmiştir. Sümerlerde de her
merasimde müzik vardır. Yassı ve büyük bir davul olan çenk, tanrıçaların müzik
aletidir. Flüt de tanrıların müzik aletidir. Dini törenlere daima ziyafet ve
müzik eşlik ederdi.
Post A Comment
Hiç yorum yok :