MITOLOJI

[Mitoloji][bleft]

Türk Tarihi

[Türk Tarihi][twocolumns]

Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Kadeş

Kadeş


Mısır’da XIX. hanedan başa geçmişti.  XIX. hanedanın çabalarının çoğu, Filistin, Suriye ve Nubya’da egemenliği tekrar kurmak üzerine  yoğunlaştı. Bu  dönemde piyade artık sadece Mısırlılardan oluşmuyordu. Değişik ülkelerden, ama özellikle Libya ve Suriye’den paralı askerler orduya katılmışlardı. Bunların maaşları buğday, altın ve gümüş olarak ödeniyordu. Ücretli askerlik, Mısır ordusunun aldığı son şekildi ve artık ordu Firavunun ordusu idi. Mısır, Firavun  Akhenaton  döneminde  ilgisini  kaybettiği  Doğu  Akdeniz'e  gözünü  tekrar  dikti. Eskiden Mısır’a tabi olan, ama şimdi Hititlerin etkisinde görülen, ufak Doğu Akdeniz devlet ve şehirlerine Mısır baskısı başladı.

I. Seti zamanında, Tyre alındı, Filistin’in kuzeyi ve Lübnan  yeniden  fethedildi. Hititler ve Mısır karşı karşıya  geldiler.  II.  Ramses (M.Ö. 1290  – 1224), daha kuzeye çıkmak istedi. Ama rakibi, güçlü Hititlerdi. Olaylar Hititlerin aleyhine gelişiyordu. II. Ramses’in tahta çıkışından 5 yıl sonra, M.Ö.1286 yılında  (bu  tarihte  10  –  15  yıllık  bir  yanılma olabilir),   Hitit   ve   Mısır   ordusu   Asi   nehrinin (Orontes) kıyısında, Kadeş’te karşı karşıya geldi.

Kadeş savaşı tüm ayrıntıları ile taktikleri ile yazılı olarak elimize geçen en eski savaştır. II. Ramses, Teb tapınağının duvarlarında da  yazılı ve resimli olarak bu savaşın tüm ayrıntısını vermiştir. Bu resimli ve yazılı metinlere dayanan pek çok kurgu da yapılmıştır. Biz burada savaşın kısa bir özetini verelim.

Savaş  öncesinde  Hitit  kralı Muvatalli savaşa hazırlanmıştı. Yeni başkenti  Luvi  bölgesindeydi. Böylece Luvilerle ilişkileri daha da yakınlaşmıştı. Kardeşi Hattuşili, Kaşka savaşçıları ve arabaları ile ona katılmıştı. Vilusa kuvvetleri, yapılan anlaşma gereği ordaydılar. Mısır kayıtları, sağdan sola doğru sıralayarak karşılarındaki Hitit ordusunu şöyle sıralamaktadırlar: Hattiler, Nahrinalılar (Hurri bölgesinden),   Arzavalılar, Pidasalılar (Orta Anadolu’da Hattuşa’nın  güneybatısı), Dardanoiler (Batı Anadolu), Masalar (Lidya bölgesinden), Karkisalılar (Batı Anadolu), Likyalılar, Vilusalılar, Aravannalılar (Sakarya nehrinin doğu), Kaşkalar, Kizzuvatnalılar (Adana bölgesi), Kadılılar         (Adana         bölgesi), 
Kargamışlılar, Halpalılar (Halep çıvarı), Nuhaşşalılar, Kadeşliler, Ugaritler, Musanatalılar, Kabsulular ve İnisalılar.

Mısırlar tarafından verilen bu liste eksiktir. Hitit Büyük Krallığı o dönemde 21 büyük ülkeyi kapsıyordu. Örneğin 10 bin savaşçı ve 700 savaş arabası ile orduya katılmış olan Hayaşa (Doğu Anadolu bölgesinde) bu listede yoktur. Sonuç olarak, Hitit ordusu Muvattali’nin siyasi başarısı ile çeşitli ülkelerin bir araya gelmesinden oluşmuş bir müttefikler ordusuydu.

Hitit ordusu, kendini Mısır gözcülerinden gizleyerek, Kadeş’te üslendi. Hitit ordusu 35 bin asker ve 3500 savaş arabasından oluşuyordu. Mısırlılar ise Amon, Ra, Ptah ve Seth adlarını taşıyan ve bu sırayla peş peşe giden dört tümenle yola çıktılar. Mısır ordusu yaklaşık 20. 000 kişiydi. Mısırlılar, Hitit varlığından bihaber olarak Kadeş’e doğru yürüyüp, yerleşmek için çadırlarını kurmaya başladılar. Mısır ordusunun bir kısmı yerleşiyor, bir kısmı nehri geçmeye çalışıyor, bir kısmı da daha yolda geliyordu. Hitit ordusundan kalabalık arabalı bir birlik, kentin arkasından dolaşıp, Asi nehrini gizlice geçip, Mısırlara saldırdı. Mısır ordusunun Hititlerin saldırdığı kısmı dağıldı. Amon ve Ra tümenleri tamamen bozguna uğradılar. Hititler Mısır karargâhını yağmalamaya başladılar. Arkada olan bir Mısır birliği tam zamanında gelip, işe karıştı. Bu fırsattan yararlanan II. Ramses ordusunu toparladı ve savaş tam sonuçlanmadan karşılıklı geri çekilmelerle bitti.

Her ne kadar Ramses Kadeş savaşını büyük bir zafer gibi gösterse de, savaş sonrasında orta Suriye’nin Hititler elinde kalmış olması, zaferin Hititlerce kazanılmış olma olasılığını arttırmaktadır. Mısır kaynaklı savaş bilgileri abartmalı ve tek yönlüdür. Kadeş savaşından 16 yıl sonra Hitit ve Mısır bir antlaşma ile olayı sonlandırmışlardır.

Bu antlaşmanın gümüş levhalara kazınmış olan asıl metinleri kayıptır. Mısır’da tapınakların duvarlarına kazınan antlaşmanın bir nüshası da, Boğazköy (Boğazkale) kazılarında kil tablet olarak bulunmuştur. Bu nusha Istanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Kadeş 
antlaşmasının Hattuşa’da bulunan çivi yazılı tabletinin büyütülmüş kopyası New York’ta
Birleşmiş Milletler Binasında asılıdır.

Kadeş savaşından bir süre sonra II. Ramses Suriye’ye ikinci bir sefer daha yapıp, Orontos’un yukarısına kadar çıktı. II Ramses dönemi, Mısır’ın en parlak dönemlerinden biridir. Devlet yeniden örgütlenmiştir. Bayındırlık, sulama bu dönemde doruğa ulaşmıştır. Musa ile birlikte İbranilerin Mısır’dan çıkışı da bu döneme rastlar. II. Ramses 66 yıl firavunluk yaptıktan sonra hayata gözlerini kapadı. II. Ramses’ten sonra gelen fravunlar dönemlerinde savaşlar açısından bir durgunluk izlenir. Sanki Mısır gemisi sığ sularda biraz dinlenmek istemektedir.

Mısır da anıtların çoğunda II. Ramses’in kitabesi vardır. Şu an Mısır’daki kalıntıların çoğu onun zamanında yapılmış veya tamamlanmıştır. 90 yıllık bir ömür 66 yıllık saltanat yaşayan II. Ramses Karnak salonunu tamamladı, Luksor tapınağını büyüttü, Ramesseum tapınağını yaptırdı, sayısız dev eser verdi. Nil ile Kızıldeniz arasındaki kanalın onarttı. Ramses’in bir sürü eşi yüz civarında oğlu elli civarında kızı vardı.

Suriye seferi sırasında, Muvatalli, Toroslar’da bir kent olan Tarhuntassa’yı (Kode) kendine sürekli oturacağı üst olarak seçmişti. Daha doğru bir deyişle,  Kaşkalıların sürekli tehdidi altında olan baş şehir Hattuşaş’ı, Muvatalli Tarhuntassa’ya taşımıştı. Daha önce bahsedilen Dattaşşa, Tarhuntassa’da bulunan özel bir bölgedir. Diğer eyaletlerin yönetimini de kardeşi Hattuşili’ye, geçici olarak bırakmıştı. Normalde Muvatalli’nin ölümünde yerine kardeşi Hattuşili’nin geçmesi beklenirdi. Ama böyle olmadı. Muvatalli ölünce, yerine oğlu Urhi-Teşup geçti. Olay şöyle gerçekleşti. Muvatalli geride, yerine geçecek meşru bir oğul bırakmamıştı. Bunun üzerine Telipinu’nu yasasına başvuruldu. Buna göre ölen kralın cariyelerinden doğan oğulları arasında en yaşlısı kral olmalıydı. Böylece Urhi-Teşup kral oldu. 













Post A Comment
  • Blogger Comment using Blogger
  • Facebook Comment using Facebook
  • Disqus Comment using Disqus

Hiç yorum yok :


Dinler Tarihi

[Dinler Tarihi][bleft]

Antik Tarih

[Antik Tarih][twocolumns]

Video

[Video][bsummary]

Dünya Tarihi

[Dünya Tarihi][bsummary]