MITOLOJI

[Mitoloji][bleft]

Türk Tarihi

[Türk Tarihi][twocolumns]

Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Olimpos Tanrıları

Olimpos Tanrıları

Hades
Tekrar Grek  ana karasına  dönersek,  gelişmeler  şöyleydi.  Akalar da,  kabilelere (fratrilere) bölünmüş   yapılarını   muhafaza   ediyorlardı.   Aile   yaşamında   kadın   daha   saygınlığını yitirmemişti ve söz sahibiydi. Akalar, Girit kültürünün (veya Ege kültürünün) daha önce yerleştiği, Miken, Atina, Pylos, Thebai gibi merkezlerde, yerli halkın üzerine gelip, oturdular. Akalar  kültür  düzeyi  kendilerinden  çok  yüksek  olan  yerli  halkın  bir  kısmını  ortadan kaldırdılar, ama zaman içinde geri kalanlarla kaynaşıp, birleştiler. Akaların ortakçı rejimi, Ege (Girit)  kültürünün ve tekniğinin benimsenmesi ile çözülmeye başladı. Doğuştan soylular veya seçilmişler (her kültürde olduğu gibi), zenginleşip, güçlendiler. Ve giderek  yönetici sınıfı oluşturdular. Miken’de, mimarisi Girit saraylarından farklı olan, görkemli saraylar yapıldı. Ama bu saraylardaki freskolar ve diğer sanat eserleri Girit’e olan bağımlılığı belirtiyordu. Mikenliler,  kubbeli  mezarlar,  yeraltı  mezarları  ve  kayalara  oyulmuş  mezarlar  kullandılar. Ölüler  mücevherleri  ve  değerli  eşyaları  ile  birlikte  gömülürdü.  Girit  yazısını  benimseyen Akalar M.Ö. 1450 yılında Girit'i işgal ettiler ve Knossos saraylarını yıktılar. Bu tarihten az sonra, Akalar Ege’nin öbür adalarına, Rodos’a, Kıbrıs’a ve Anadolu’nun kuzey Ege kıyılarına yayılıp, yerleştiler. İşte Homeros’un anlattığı meşhur Troya savaşı, bu dönemin bir savaşıdır. Troya VI nın  yıkılması ile sonuçlanan Troya  Miken savaşı M.Ö. 1700 ile 1250 tarihleri arasındaki bir tarihte yapılmıştır. Hitit yazılarında, bu döneme ilişkin bilgilerde, Homeros’un kullandığı  adlara  çok  yakın  isimlere  rastlıyoruz.  Hititlerin  Akhiava’sı    (Ahhiyava)  acaba Akalar mı veya Hititlerin Akagomuna’sı acaba Agamemnon mu? Yunanistan’da hatırlanacağı gibi, Akaların yanı sıra İonlar da vardı. İon kabileleri Akalarla paralel hareket ettiler. Ancak bu dönemde öne çıkan İonlar değil Akalar oldu.


Göçebe Akalar ve diğerleri, Şaman olarak geldikleri Yunanistan’da, Girit medeniyetinin Tanrıçaları ile karşılaştılar. Ve her yerleşen gibi, yerleşiklerin çok Tanrılı dinlerine geçtiler. Geçiş döneminin hemen başlarında, yoğun bir büyücülük dönemi yaşanmış olmalıdır. Başlangıçta, her kabilenin, genelde hayvan olan bir koruyucu Tanrısı vardı. Göçebelik döneminin  ve  savaşçılığın,  doğal  bir  sonucu  olarak,  erkek  kadına  karşı  güç  kazanmıştı. Hâlbuki  ister Anadolu’da olsun,  ister Yunanistan’da olsun,  ilk  yerli  halk,  uzun zamandır burada yaşıyordu ve kuvvetli bir olasılıkla yerleşik düzene, göçebeliği hiç yaşamadan geçmişlerdi. Yani önce avcı ve toplayıcı, sonra avcı ve tarımcı olmuşlardı. Bu nedenle yerli kült Ana Tanrıça ve Tanrıçalar kültüydü. Göçebeler, çok Tanrılı dine geçerken, normal olarak, Şaman dinini hemen terk edemediler. Zaten, Şaman dininden çok Tanrılı dinlere geçiş daima uzlaşarak olmuştur. Şaman dininin yapısı gereği, kendinden türeyen çok Tanrılı dinlerle uzlaşması kolaydı. Ve zaten, Gök Tanrı da (Uranos) en büyük Tanrı olarak kabul ediliyordu. Uranos’un gözünden hiçbir şey kaçmazdı. Uranos’un hasımları Kykloplar idi. Uranos, büyüler yaparak Kyklopları bağlayıp, hareketsizleştirirdi.

Uranos, Gök Tanrı, en büyük Tanrı iken, Akalar ve İonlar da, yerleşmeye ve yerli halk ile  kaynaşmaya  başlamışlardı.  Derken, Kronos sahneye çıktı. Uranos’u tahtından indirdi.  Olimpos’un  (Olympos) Tanrıları  ile Titanlar (devler) savaşmaya başladılar. Olimpos Tanrıları devlere karşı bu savaşı Kronos’un oğlu Zeus önderliğinde kazandılar. Zaferden sonra Zeus babasını tahttan indirip, en büyük Tanrı oldu. Ondan sonra, Kronos, ancak kölelerin yani mağlup olmuş halkların tertipledikleri şenliklerde anılan bir Tanrıya dönüştü.  Zeus,  Olimpos’un  yakınına yerleşmiş Akalıların büyük tanrısıydı. Thessalialıydı  (Teselyalıydı).  Babasının yerine geçince yüce Tanrı, Tanrılar Tanrısı olmuştu.  Olimpos  dağında  oturuyordu  ama başka yerlere giderse de onun oturacağı dağlar olmalıydı. Kendine, Girit ve Bithynia’daki (Bitinya) İda dağlarını oturacağı yerler olarak seçti. Zeus çok güçlüydü, en büyük Tanrıydı. Ama gücünün yetmediği bir şey vardı: Kader Tanrısı Moira.

Zeus’un  çevresinde  yer  alan  diğer Tanrılar, kabilelerin kabile Tanrıları idiler. Ama zamanla, bu ilk Tanrılar, sınırlarını aştılar ve ihtisas Tanrıları haline geldiler. Bu ilk Tanrılar, ihtisas sahibi olunca da, Tanrısal görevleri kendi aralarında bölüştüler. Deniz Tanrısı Poseidon, ışık Tanrısı Apollon, şarap Tanrısı Dionisos, ticaret ve güzel konuşma Tanrısı Hermes, bu ilk Tanrılardandır. Olimpos Tanrıları ilahi  bir  klanın  (boy)  un  üyesi  idiler. Evreni kendi aralarında paylaşmışlardı. Dünya ise, ortak mülkleri idi. En başta üç kardeş   geliyordu:   Zeus,   Poseidon   ve yeraltı dünyasının sahibi Hades.

Knossos’un yerini, Miken almıştı. Tanrıçaların yerini de, Olimpos Tanrıları aldılar. Girit medeniyeti, göçebe Akalar, İonlar için bir devdi. Olimpos Tanrıları da devleri, Titanları yenmişlerdi. Ana Tanrıça Gaia yerini, erkek Tanrı Zeus’e bırakmıştı. Artık, daha önce bahsettiğimiz gibi, Ana Tanrıça   diğer   Tanrıçaların   kimliğindeyaşayacaktı. Gelenler, yerli halk ile karıştıkça ve toplum bütünleştikçe, Tanrılar ve Tanrıçalar da bütünleşiyorlardı. Zeus, Hera ile evlendi. Onların birlikteliğinden, ilk Tanrılara ilave pek çok Tanrı çocukları oldu. Homeros’un hikâye ettiği Grek Mitolojisi oluşmuştu. 
Poseidon

 
Zeus
Post A Comment
  • Blogger Comment using Blogger
  • Facebook Comment using Facebook
  • Disqus Comment using Disqus

Hiç yorum yok :


Dinler Tarihi

[Dinler Tarihi][bleft]

Antik Tarih

[Antik Tarih][twocolumns]

Video

[Video][bsummary]

Dünya Tarihi

[Dünya Tarihi][bsummary]