Musevi Türkler: Karaylar
İstanbul'un bir çok semtinde 'köy' sözü var; Hasköy, Arnavutköy, Kadıköy gibi. Acaba buraya neden Karaköy denmiş? Bu adın başındaki 'kara' kelimesinin renkle bir ilgisi yok. Bu Karay Türkleriyle ilgili bir kelime. Türkiye'de yaşayan Karaylar Fatih Sultan Mehmet döneminde Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden getirilip İstanbul'un Karaköy semtine yerleştirilmiş. Karaköy ismini, burada yoğun olarak yaşayan Karaylar'dan almış.
"Karay" kelimesi İbranice "Kara" yani "okumak" sözünden gelir. "Karay" kutsal metni okuyan demektir ve Karay sözünün çoğulu olan "Karaim" de "Karaylar" demektir.
Kökleri Hazar İmparatorluğu'na kadar dayanan, Musevi dinindeki Karay Türkleri yüzyıllar boyunca Musevilerle birlikte yaşamış olsa da, onlarla evlilik yapmamış, böylece kendi kültürel özelliklerini ve dini inançlarını saklamayı başarmışlar.
2 bin kadar Türk soyundan gelen Karaim bulunuyor. Bunlar da ağırlıklı olarak Kırım'da, Ukrayna'da, Polonya'da, Litvanya'da, Rusya'nın çeşitli yerlerinde ve az sayıda Avrupa ülkelerinde, ABD'de ve hatta Avustralya'da yaşıyor.
Türkiye'deki Karaylar ise gün geçtikçe azalıyor. En küçüğü, yani anne ve babadan Karay olanı 45 yaşında. O da Türkiyeli bir Yahudi'yle evlenmiş ve bundan sonra ne olacağını bilmiyor. Kimileri Müslümanla evleniyor, kimileri Yahudi'yle. Çözülme başlamış, çünkü sadece 50 kişi kalmışlar.
Günümüzde Litvanya ve Kırım'da yaşayan Karay Türkleri'nin büyük bir bölümü çeşitli nedenlerle ana dilini konuşamıyor. Ancak Karaylar geçmişte, nine ve dedelerinin Türkçe konuştuğunu ve kendilerinin Hazar Türk kültürüne ait olduğunun bilincindeler.
Jozifas Firkovicius(Litvanyalı Karay- Hazan (Din adamı): "Biz Litvanya Karaylarıyız. Litvanya Karayları, Kırım'dan esenlikle gelmişler. Bizim atalarımız Hazarlar ve Kıpçaklardır. Karayca konuşuyoruz. Dilimiz Türk dilidir.”
Anna Akbike (Polonyalı Karay-Türkolog): "Küçük halkımız ihtisaslı Türkolog diyebiliriz. En sevdiğimiz meslek Türkolog olmak. Sanırım 19 yy'ın sonlarına doğru dini kimlik daha geri plana alınarak daha çok vurgu etnik kimliği daha ön plana çıktı. Ve o zamanlar Türklere, Türklüğe daha çok büyük ilgi duymaya başlandı.”
Karayların bağlandığı inanç Yahudilerinkinden farklı. Temel olarak On Emir'i esas alıyorlar ve Tevrat'a sonradan eklenen Talmud'u reddediyorlar. Yehova yerine Tengri diyorlar. Ayrıca Hz. İsa ve Hz. Muhammed'i peygamber olarak kabul ediyorlar. Müslümanların ibadetlerine benzeyen dini ritüelleri var. Yahudilerden farklı olarak ibadethaneleri olan Kinesa'ya girmeden ve Tanah okumadan önce el ve ayaklarını İslamiyet'teki gibi yıkıyor, ibadet ederken ellerini açarak dua ediyor ve yüzlerini sıvazlıyorlar. Kinesa'da, ibadetlerini secde ederek yapıyorlar. Karay mabedi olan Kinesaların yönü güney-doğuya doğrudur. Yani Karaizm'de de kıblenin yönü güney doğu olup burada bir sunak vardır. Mezarların defin yönü kuzey güney istikametindedir. Hutbede halifenin adı anılır, mukaddes yerler olan Mekke, Medine ve Kudüs için dua edilir.
Yahudiliğin kelime-i şehadeti gibi olan "Duy işit İsrail" sözlerini, "Duy İşit Karay'' şeklinde söyleyen Karaylar, bazı bayramlarda ve takvimde de Yahudilerden ayrılır. Bu dini yaymak veya sonradan kabul etmek prensip olarak imkansızdır. Bir insan ancak doğuştan Karay olabilir.
Kırım'da bulunan "Baltatiymez" mezarlığında eski Türk dini Şamanizm'e benzeyen unsurlar bulunması gerçekten ilgi çekici.
Vladimir Örmeli (Ukrayna Karayları Başkanı): "Baltatiymez Türkçe'ye çevrildiğinde balta değmemiş anlamına gelmektedir. Mezarlıkta kayın ağaçları bulunmaktadır ve bu ağaçlara dua etmekteyiz. Her bir soyun kutsal kayın ağacı vardır. Mesela bizim soyumuzun kayın ağacımız var. Biz oraya gidip dua ediyoruz. Bu ağaçlar kutsal olduğu için dalları koparmak bile yasaktı. Ağaçların dipleri dairelenmiştir ve bu daireler güneş anlamına gelmektedir. Taşların üzerindeki baskılar solar yazısıyla yazılmıştır ve bütün Türk halklarına aittir bu baskılar. Bildiğiniz gibi Evliya Çelebi bu mezarlık hakkında bir çok yazı yazmıştır.”
Ölülerin arkasından helva yemek Karaylarda da gelenek halini almıştır. Yine ölümden yedi gün sonra mevlit benzeri bir anma yapılması çok rastlanan bir durumdur.
Karayların gündelik yaşantılarının yanı sıra yemek adetleri de Türklerle benzerlik taşımaktadır. Kıbın ve Köbete Karayların ulusal yemeği.
Karayca'nın öğretilmesi amacıyla, İsveç'teki Upsala Üniversitesi, Türkoloji Profesörü Eva Csato yönetiminde, 4 yıldır yaz okulu düzenleniyor. Yaz okulları süresince farklı bölgelerdeki Karay toplulukları, daha yaşlı neslin bilgisinden yararlanıp, Karaim dili, dini, tarihi ve adetleri konusunda bilgi sahibi oluyor.
Eva Csato Agnes (Türkolog): "Trakay'da yaşayan Türk kültürü Karay Türkleri için bir yaz okulu yapıyoruz. Bunun için "Sweedish Institute Türk" para verdi bize ve arkadaşlarımla beraber burada 2 haftalık bir okul yapıyoruz. Karayca öğretiyoruz... Karay dili şimdi sadece aşağı yukarı 30 kişi konuşuyor. Şimdi 80 yaşında olanlar ve onların bilgileri kaybolmak üzere. Ve çocuklara kendi dillerini öğretmek istiyorlar. Onun için ben onlara yardım etmeye çalışıyorum arkadaşlarımla beraber. Hep beraber uçakla Kırım'a gittik ve orada Kırım Tatarları ile beraber yine bir böyle bir okul yaptık. Ve bu, Karaylar için çok çok eğlenceli bir şey. Orada da Kırımlı Tatarlar ile konuşabildiler."
Evlilik adetlerinde bizimkilere benzeyen yönler vardır. Örneğin; düğün öncesinde gelin hamamı yapılması adetini hepimiz çok iyi biliriz. Karay Türklerinde de düğünden önce kız tarafı hamama götürülür. Düğün yemeklerinde ise hepimizin yakından tanıdığı dolma, etli yemekler, börek, pirinç pilavı ve komposto ikram edilir.
Karay Türkleri, yüzyıllar boyunca Yahudilerle birlikte yaşamış olsalar da, onlarla evlilik yapmamışlar. Evlilik kurallarının sertliği ve yakın akraba evliliklerinin de yasak olması sebebiyle Karayların nüfusu gittikçe azalmaktadır. Kendi kültürel özelliklerini ve dini inançlarını saklamayı başaran bu Türk topluluğu ne yazık ki dünya coğrafyasında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.
Özü Türk Belgeseli - Karaylar 1. Bölüm
Özü Türk Belgeseli - Karaylar 2. Bölüm
Post A Comment
Hiç yorum yok :