MITOLOJI

[Mitoloji][bleft]

Türk Tarihi

[Türk Tarihi][twocolumns]

Ramayana Destanı 10.Bölüm

10.Bölüm

Altın Ceylan ve Ravana'nın Sita'yı Kaçırışı


Şurpanaka'nın ağabeyi Ravana, Lanka'da krallık sürmekteydi. Gücü ve şerefi üç aleme yayılmıştı. Tanrılar, daha onun adını duyar duymaz tir tir titremeye başlarlardı. Ravana, tanrı Kubera'dan Puşpaka adındaki uçan arabasını çalmıştı. Khara ve Duşana'nın ölümünden sonra Şurpanaka okyanusu geçerek ağlaya, haykıra Ravana'nın yanına geldi:

"Kardeşim! Sen hayattayken beni bu hallere düşürdüler. Senin üç dünyadaki şan ve şerefine leke sürdüler. Bu lekeyle insan içine nasıl çıkacaksın!"

deyip acı içinde yere yığıldı. Şurpanaka kendine geldikten sonra Ravana:

Ravana, Sita"Senin kulağını burnunu kim kesti? Söyle, kim bu ölümüne susamış gafil?"

diye sordu. Şurpanaka başına gelenleri bir bir anlattı:

"Ayodhya kralı Daşaratha'nın güçlü, yakışıklı oğlu Rama ve sadık kardeşi Lakşmana, senin kız kardeşin olduğumu anlayınca benimle alay ettiler. Lakşmana,kulağımı, burnumu kesti attı. Yanlarında güzel mi güzel bir kadın vardı. Rama'nın karısı Sita. Öyle güzel ki tam Lanka krallığına layık! Onun sana ait olması gerekir. Giden burnum geri gelmez, ancak o güzel kadını mutlaka sarayına getirmelisin, düşmana meydan okumalısın."

Ravana, Khara ve Duşana'nın öldüğünü öğrenince ilkin ürktü. Sonra Şurpanaka'nın söylediklerini düşündü ve ona hak verip Sita'yı kaçırmayı aklına koydu. Derhal uçan arabası Puşpaka'yı hazırlamalarını istedi. Ona tek başına bindi okyanusu geçti, Mariça'nın yanına vardı. Vişvamitra'nın inziva yerinde Rama'nın okuyla yaralanan Mariça, okyanusun kenannda acı içinde kıvranmaktaydı. Mariça, rakşasa kralını karşısında görünce şaşırdı ve oraya niçin geldiğini sordu. Ravana:

"Rama, Khara komutanlığındaki rakşasa ordusunu yok etti. intikam için güzel karısı Sita'yı kaçıracağım, bu konuda bana yardım et!"

dedi. Ravana'nın bu sözlerini duyan Mariça şöyle dedi:

"Ey rakşasalann efendisi! Size bu aklı kim verdi? Başka birine ait bir kadını kaçırmaktan daha büyük günah var mı? Zaten hareminizde binlerce kadın var. Kaldı ki Sita'yı kaçırmak sandığınız gibi kolay değil. Rama ve Sita'yı gece gündüz kahraman kardeşi Lakşmana koruyor. Rama'nın güçlü kutsal silahları bizi anında yok eder."

Mariça'nın sözlerini duyan Ravana çok öfkelendi:

"Ben buraya senin öğütlerini dinlemeye gelmedim. Senin öğütlerine ihtiyacım yok! Sen sadece emirlerimi yerine getireceksin, ötesine karışma. Rama'nın okundan kurtulmuş olabilirsin; ama eğer benim söylediklerimi yapmazsan seni hemen şimdi öldürürüm."

Ravana'nın tehdidinden korkan Mariça'nın nefesi kesildi. Sita'yı kaçırmak için nasıl bir planı olduğunu sordu. Ravana şöyle anlattı:

"Sen, altından bir ceylana dönüşeceksin, Rama ile Lakşmana'yı kulübeden uzaklaştıracaksın. Ben de o sırada Sita'yı kaçıracağım. Kansının yokluğunda, Rama ya kendini öldürür ya da gücünü kaybeder. İşte o zaman zafer benim olacak."

Mariça, çaresiz, Ravana'nın söylediklerini yapmak zorunda kaldı. Ravana ve Mariça, uçan arabaya bindiler, sayısız kasabanın, köyün, ormanın, ırmak ve tepenin üstünden uçup Pançavati'ye ulaştılar. Mariça altından bir ceylana dönüştü; Rama'nın kulübesinin çevresinde dolaşmaya başladı. Bu sırada Ravana, ağaçlıkların arkasına saklanmış, Mariça'yı göze diyordu.

Altından muhteşem ceylanı gören Sita, ona hayran kaldı. Rama'dan onu yakalamasını istedi. Ancak Rama, buna pek yanaşmadı, çünkü kuşkulanmıştı. Sita'nın ısrarı üzerine, dışarı çıkıp ceylanın peşine düştü. Rama, Lakşmana'ya ceylanı yakalayıp Sita'ya getireceğini söyledi ve o yokken Sita'ya göz kulak olmasını tembihledi. Ceylana dönüşen Mariça, Rama'nın peşinden geldiğinden emin olunca onu çok uzaklara götürdü. Ceylanı yakalamak için Rama çok uğraştı. Ancak bir türlü yakalayamadı. Rama'nın başka çaresi kalmamıştı, yayını kullanacak, güzel hayvanı okuyla vuracaktı. Böylece Rama yayı kurup oku fırlattı. Hedefini bulan ok, ceylanı yere serdi. Ceylan, bir anda aslına, Mariça'ya dönüştü. Rama'nın sesini taklit ederek haykırmaya başladı:

"Ah Sita! Lakşmana! Ben ölüyorum."

Rama'nın sesini duyan Sita, Lakşmana'ya:

"Kardeşin tehlikede, çabuk yardımına koş"

dedi. Lakşmana, şöyle dedi:

"İffetli Sita! Siz hiç endişelenmeyin. Soylu Rama'ya kimse zarar veremez. Duyduğunuz ses yanlış olsa gerek. Unutmayın ki Khara ve Duşana'nın ölümünden sonra diğer rakşasalar intikam almaya kalkışacak ve her türlü şeyi yapacaklardır."

Lakşmana Sita'yı yalnız bırakmak istemiyordu. Bunu gören Sita, ısrarlarını sürdürüyor, ikna edemeyince de kıncı sözler söylüyordu:

"Anlaşılan sen de Bharata'nın casususun. Kimbilir, belki bende bile gözün vardır. Eğer asil Rama'ya bir şey olursa kendimi Godavari nehrine atarım."

Sita'nın söylediklerine içerleyen Lakşmana, çaresiz Rama'yı aramaya çıktı. Bu arada Ravana, fırsat kollamaktaydı. Lakşmana'nın kulübeden ayrıldığını görünce çileci kılığına girdi ve Sita'nın yanına geldi. Sita'ya kim olduğunu ve bu ormanda ne yaptığını sordu. Sita, ona her şeyi anlattı:

"Ben, Mithila kralı Canaka'nın kızı, Rama'nın karısı Sita'yım. Evlendikten sonra 12 yılımı kral Daşaratha'nın sarayında mutlulukla geçirdim. Evliliğimin 13. yılında kral, Rama'nın tahta geçeceğini ilan etti. Tahta çıkma töreni için her şey hazırken Bharata'nın annesi kraliçe Kaikeyi, kendi oğlunu tahta çıkarmak için Rama'nın sürgüne gitmesini sağladı. Biz bu ormanda bu yüzden yaşıyoruz. Şimdi sen bana kim olduğunu ve niçin yalnız seyahat ettiğini söyle!"

Ravana:

"Sita! Ben rakşasaların efendisi Ravana'yım. Okyanusun ortasında tepelere yaslanmış Lanka adındaki güzel ülkenin kralıyım. Eğer benim karım olursan bu güzel bahçelere sahip ülkenin kraliçesi ve binlerce güzel giyimli kadının asil efendisi olursun."

dedi. Ravana'nın bu sözlerini duyan Sita, onu azarladı. Rama'nın gücünden korkması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine, kadını tatlı dille ikna edemeyeceğini anlayan Ravana, hemen harekete geçmesi gerektiğini düşündü. Sita'nın üzerine atıldı, onu yakalayıp kucağına alarak doğru uçan arabasına götürdü. İkisi birlikte Lanka'ya doğru uçmaya başladılar. Sita, Ravana'ya karşı koymaya çalışsa da başarılı olamadı. Bunun üzerine

"Rama! Lakşmana!"

diye haykırmaya başladı, ama sesini duyan olmadı. Aşağıdaki ağaçlara, kuşlara, bin bir türlü hayvana yalvarıp yakardı:

"Ne olur gidin söyleyin Rama'ya, Lanka kralı Ravana sevgili kraliçeni kaçırdı deyin!"

Sita'nın yakarışlarını kimse duymadı. Elbette Oaşaratha'nın eski dostu akbaba Catayus hariç. Catayus, kraliçenin haykırışları kulağına çalınır çalınmaz yuvasından çıktı, hızla uçan arabaya doğru yol aldı. Ravana'ya yetişip karşısından durdu, ona meydan okudu. Bütün gücüyle Ravana'nın üstüne atladı. Ravana'nın zırhını parçaladı, onu yaraladı. Catayus, Ravana'nın ok ve yayını da kırdı. Ayrıca arabasını da parçaladı. Bu arada Ravana büyük bir öfkeyle kılıcını Catayus'un kanadına indirdi. Catayus yaralandı, gücü kırılmıştı. Ravana, Sita'yla birlikte yeniden Lanka'ya doğru uçmaya başladı. Ravana'nın ülkesine giderlerken Sita aşağıda, bir dağın tepesinde maymunların oturduğunu gördü. Ravana'nın dikkatini çekmeden kendisine ait bir mücevheri bir kumaş parçasına bağladı ve aşağıya, dağın tepesine bıraktı. Rüzgar dallan hışırdatıyor, ürkmüş Sita'ya

"Korkma!"

diyordu sanki. Nilüferler Sita için ağlıyormuşçasına boyunlarını bükmüşlerdi. Aslanlar, kaplanlar, diğer vahşi hayvanlar Sita'nın gölgesinin peşinden üzüntüyle koştular. Sita'nın kaçırıldığını gören yüce güneş bile rengini kaybetmiş, ağlamaklı olmuştu.

Sonunda Ravana ile Sita, Lanka'ya vardılar. Ravana, Sita'ya bütün sarayını gezdirdi. Şöyle dedi:

"Eğer istersen bütün bu gördüklerin senin olur. Lanka'nın ana kraliçesi sen olursun. Diğer bütün kraliçeler senin kölen olurlar. Yeter ki sen iste!"

Ancak Sita, bu teklifi kabul etmedi. Rama'nın güvenini sarsacak hiçbir şey yapmayacak, ondan başka hiç kimsenin kendisine dokunmasına izin vermeyecekti. Ravana, Sita'yı Aşoka koruluğuna yerleştirip başına da bir nöbetçi dikti:

"Söylediklerimi biraz düşün! Eğer isteklerimi kabul etmezsen, seni öldürürüm."

dedi. İşte öylece, onu orada, bir başına bırakıp gitti. Bundan sonra Sita, günlerini ağlayarak ve Rama'yı düşünerek geçirmeye başladı.
Post A Comment
  • Blogger Comment using Blogger
  • Facebook Comment using Facebook
  • Disqus Comment using Disqus

Hiç yorum yok :


Dinler Tarihi

[Dinler Tarihi][bleft]

Antik Tarih

[Antik Tarih][twocolumns]

Video

[Video][bsummary]

Dünya Tarihi

[Dünya Tarihi][bsummary]