Kısaca Araplar
Araplar 260 milyonluk tahmini nüfusu ile Orta Doğu'nun en kalabalık halkıdır. Akdeniz'in güneyinde, Afrika'da, Büyük Sahra ve Sudan'a, doğusunda Irak'a ve Arap Yarımadası'na kadar uzanan bir coğrafyada yaşarlar. Nüfusunun büyük kısmı Araplardan oluşan ve Arapça konuşulan ülkeler Arap ülkeleri olarak adlandırılır.
Bu
ülkelerde, Arapçanın dışında Kuzey Afrika'da Berberice, Irak'ta, Suriye'de Kürtçe
ve Türkçe, Güney Arabistan'da ise çeşitli yerel diller konuşulur. Türkiye'de Adana,
Mersin, Hatay, Urfa, Mardin, Siirt ve bazı Güneydoğu Anadolu illerinde
yaşarlar. Muş'ta da Arap nüfus mevcuttur. Mevcut Arap Birliği başkanı El-Nuri Bin
Abdullah'dır.
1 Tarihçe
1.1 Arap isminin kökeni
Tarihte
Arap adına ilk olarak Asur kaynaklarında rastlanmıştır. Asurlular, bugünkü adı Arabistan
olan bölgedeki çöllerde göçebe olarak yaşayan Semitik topluluklara Arabaya diyordu.
Bu isim daha sonra değişime uğrayarak Arap şeklini almıştır.
1.2 Arapların soyu
İbrahim'in
farklı annelerden İsmail ve İshak isminde iki oğlu olmuştur. İslam geleneğine
göre İslam peygamberi Muhammed'in ve Arapların atası, İsmail'dir. Öte yandan Yahudi
ve Müslüman kaynaklarına göre İshak'ın oğlu Yakup'un soyundan gelenler İsrailoğulları'nı
meydana getirirler.[12]
1.3 İslamiyet öncesi
Araplar
İslamiyet öncesinde bazı devletler kurmuşlardır (Himyeriler, Gassaniler, Petra
Krallığı vb.). Ancak coğrafyalarının yarattığı koşullar gereği genelde
kabileler halinde yaşamışlardır ve her kabilenin başında şeyh, emir benzeri
liderler bulunurdu. Bu nedenle İslamiyete kadar tek bayrak altında
toplanamamışlardır.
1.4 İslam Devleti
İslamiyet'ten
önce, 4 ve 6. yüzyıllarda Arap kadınları (Kıyafetlerin Tarihçesi, Braun &
Schneider) Muhammed'in 7. yüzyılda yaymaya başladığı İslam'ı ilk olarak Araplar
benimsediler. Bu dini benimseyenlere, "Allah'ın iradesini kabul eden”
anlamında Müslüman dendi. İlk Müslümanlar, dinlerini yaymak amacıyla birçok ülke
ele geçirdiler ve Muhammed'in liderliğinde büyük bir devlet kurdular. Bu
devlete o dönemde bir isim verilmemiş olmakla beraber, günümüzdeki
referanslarda daha çok İslam Devleti veya Arap İmparatorluğu olarak nitelendirilir.
Müslümanlar,
Muhammed'in ölümünden sonra kendilerine bir halife seçtiler. İslam Devleti'nin
hükümdârı aynı zamanda İslam âleminin halifesiydi. Halifeliğin yönetim merkezi
önce Medine, sonra Suriye'deki Şam kenti olmuştur. İslam Devleti dört halifeden
sonraki dönemlerde yönetimi ele geçiren sülalelerin isimleri ile anılır
olmuştur (Emeviler, Abbasiler, Fatimiler vb.) 750'de halifeliği Emevilerden alan
Abbasiler, Irak'taki Bağdat kentini halifeliğin başkenti yaptılar.
1.5 Osmanlı yönetimi
Osmanlıların
15. yüzyılda Anadolu'da güçlü bir devlet haline geldikten yaklaşık 100 yıl
sonra, Arapların yaşadığı toprakları ele geçirmeleriyle birlikte, halife unvanı
Osmanlı padişahlarına geçmiş; İslam Devleti, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde
erimiştir. I. Selim 1517'de Mısır, Suriye ve Hicaz’ı; oğlu I. Süleyman da
Bağdat, Irak, Aden ve Yemen’i Osmanlı topraklarına kattı. Daha sonra Avrupa'daki
teknik ve ekonomik gelişmelerin gerisinde kalarak zayıf düşen Osmanlılar, 19.
yüzyıldan başlayarak Arap topraklarını yitirdiler. Osmanlı Devleti, I. Dünya
Savaşı'nda Almanya'nın yanında savaşa girince; İngiltere, Mekke Emiri Hüseyin
bin Ali'nin önderliğinde Vahhabi Arapları kışkırtarak ayaklandırdı. Arap
aşiretlerinin bir kısmı Osmanlıya karşı ayaklanmayı reddetseler de, Arapçayı
ana dili gibi bilen Yarbay T. E. Lawrence (Arabistanlı Lawrence) gibi bazı İngiliz
casuslarının yardımıyla ayaklanan Vahhabi Araplar, Osmanlıların 1918'de uğradığı
yenilgide önemli rol oynadılar. Osmanlıya ayaklanan Vahhabi Arapların yanı sıra,
Osmanlının yanında savaşan Arap devletleri de vardı. Örneğin Çanakkale'de ve
Sarıkamış'ta pek çok Arap hayatını kaybetmiştir. İttihak ve Terakki'den
etkilenmiş olan Şerif Hüseyin ile birlikte Osmanlı'ya karşı ayaklanmış olan
Arap aşiretleri vardır. Bunun yanı sıra Hamidiye Tugayları Osmanlı Devleti'nin
lehine Birinci Dünya savaşında önemli görevleri üstlenmişlerdir. Hilafet,
Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
kaldırılmıştır.
1.6 Bağımsızlıklarını kazanmaları ve günümüzde Arap Dünyası'nın sorunları
Arap
Birliği üyesi devletler koyu yeşille, Arap olmayan fakat birliğe üye devletler
açık yeşille ve Arapça konuşulma oranı düşük üyeler (Somali ve Cibuti gibi)
taralı yeşille gösterilmiştir. I. Dünya Savaşı'nı izleyen 50 yıl içinde Arap
devletleri, birbiri ardına bağımsızlıklarını kazandılar. Bu devletlerin birçoğu
1945'te kurulan Arap Birliğine katıldı. Birliğin amacı Araplar arasında
ekonomik, siyasal ve askeri dayanışmayı sağlamaktı. 1990'da Irak’ın Kuveyt’i işgal
etmesiyle başlayan ABD ile Saddam yönetimi arasındaki ilişkilerin gerilmesi,
2003'te ABD’nin Irak’ı işgal etmesiyle sonuçlanınca Araplar yeni bir sorunla
karşı karşıya kaldılar.
Bugün
Arap dünyasını ilgilendiren başlıca konular, bazı Arap devletlerini çok
zenginleştiren petrol gelirlerinin en iyi nasıl değerlendirileceği; İslam
felsefesi ile çağdaş dünyanın nasıl bağdaştırılacağı; Irak’taki ABD-BK işgali ve
İsrail-Filistin sorununun nasıl çözüleceğidir.
2 Kültür
Arapların
tamamına yakını Arapça konuşur ve çoğunluğu da İslam'a inanır. Ne var ki, Arabistan
dışındaki bölgelerde yaşayan Araplar, yerli halkla karıştıkları için töreleri de
değişikliğe uğramıştır. Öte yandan Afrika-Asya kurak çöl kuşağında yaşadıkları
için aralarında büyük benzerlikler de vardır.
Libya'da
bir vaha Çok eski zamanlardan beri kurak çöl kuşağını iki tür topluluk yurt
edinmiştir: Göçebeler ve yerleşik olanlar. Yerleşik olanlar çiftçiler ya da
kentlilerdi. Göçebeler ise hayvancılıkla uğraşır ve yılın büyük bir bölümünü
otlaklar aramakla geçirirlerdi. Yazın otlaklar kuruyunca, yerleşme bölgelerine
ya da vahalara çekilir ve buralarda kurdukları çadırlarda yaşarlardı. Böylece
yerleşik halk ile göçebeler her zaman yakın ilişki içinde olmuşlardır. Yerleşik
halk, göçebelerden eti için koyun ve keçi, ulaşım için de deve satın alırlardı.
Bunların karşılığında göçebeler de tarım ürünü, silah, giysi gibi
gereksinimlerini yerleşik halktan sağlardı.
Güney
Arabistan çok eski çağlarda baharat ticaretinin önemli bir merkeziydi. Anadolu
folklorunda da adı geçen Saba Melikesi Belkıs’ın, buradaki baharat
krallıklarından birinde kraliçe olduğu sanılır. Baharat Arabistan'dan Akdeniz limanlarına
deve kervanlarıyla taşınırdı. Bedevi ve Zenmariler adı verilen kabileler,
Arabistan'dan ve Sina Yarımadası'ndan geçen bütün baharat yollarını denetim altında
tutuyorlardı. Kırsal kesimde yaşayan Arapların çoğunun yaşam biçimi birbirine
benzer. Üzerinde oturulan ve uyunan halılar, kilimler ve yastıklar, evlerin
başlıca eşyasıdır. Evler genellikle iki bölüme ayrılmıştır. Erkeklerin girip
çıkabildikleri bölüme selamlık, ailedeki kadınların yaşadığı bölüme de harem/haremlik
denir. Geleneksel konukseverlik, özellikle kırsal kesimde bugün de sürmektedir.
Yörelerinin önde gelenleri, tanımadıkları yolcuları bile evlerinin selamlık
bölümünde ağırlarlar.
Bedeviler,
günümüzde toplam Arap nüfusunun yüzde 5-10'unu oluştururlar ve özellikle Suudi
Arabistan'da yaşarlar. Kentlerde yaşayan Arapların sayısı nüfusun yüzde 40’ı
kadardır. Geri kalanlar birbirlerinden uzak küçük köylerde yaşadıkları için
geleneklerini daha çok korumuşlardır.
3
Sanat ve bilim
Abbasi
Halifesi Harun Reşid döneminde (786-809), başkent Bağdat önemli bir kültür
merkeziydi. Avrupa’da ve Doğu ülkelerinde, tanınmış eğitim kurumlarıyla olduğu
kadar mimarlık, gökbilim, tıp ve matematik alanlarında da ün kazandılar. Bugün
kullanmakta olduğumuz sayı sistemini Avrupa'ya Araplar tanıtmış, matematiğin en
önemli dalı olan cebir de onların katkılarıyla gelişmiştir. 11. Yüzyılda Avrupa'daki
Hıristiyan ülkelerin, Suriye, Lübnan ve Filistin'e düzenlediği Haçlı Seferleri de,
Avrupa ile Arap ülkeleri arasındaki ticaretin gelişmesine, ayrıca Arap sanat ve
biliminin dünyaya yayılmasına yol açtı. Arapların sonradan fethettikleri Mısır'daki
Kahire, İspanya'daki Kurtuba gibi kentlerde de sanat ve bilim çok ileriydi. Ne
var ki Araplar, ele geçirdikleri toprakları uzun süre tek bir yönetim altında
tutamadılar. Mısır ve İspanya'da ayrı halifelikler ortaya çıktı. Orta Asya'dan gelen
Moğolların bir kolu olan İlhanlılar 1258'de Bağdat'ı ele geçirerek Abbasi
Halifeliği’ne son verdiler. Bu tarihten sonra Araplar bir daha güçlü bir devlet
kuramadılar.
4 Kaynakça
[1]
Arabic Language, Encarta
[2]
France. Worldstatesmen.org. Retrieved on 2011-01-03.
[3]
Argentina. Worldstatesmen.org. Retrieved on 2011-01-03.
[4]
CIA – The World Factbook. Cia.gov. Retrieved on 2011-01-03.
[5]
Selected Social Characteristics in the United States: 2006
[6]
Iran, CIA factbook (1% Arabic-speakers and 3% ethnic Arabs)
[7]
: Türkiye'de 1,118,000 Levant(Suriye ve Lübnan) kökenli, 513.000 de Kuzey Irak
kökenli Arap yaşamaktadır.
[8]
The World Factbook
[9]
WorldStatesmen.org – Mexico
[10]
5,598,691 foreign population in Spain (2009), Spanish National Statitistic
Institute press report, INE (Spain). June 3, 2009. (Spanish)
[11]
Instituto Brasileiro de Geografia e Estatística
[12]
Oxford Dictionary of English 2e, 2003, Oxford University Press: Arab, Ishmael,
Isaac
Labels
Ortadoğu Tarihi
Post A Comment
Hiç yorum yok :