Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Yiyecek Üretimi
Yiyecek Üretimi
İnsanların avcılık ve toplayıcılık aşamasından, daha ileri
aşamalara geçmesi iki türlü olmuştur. Ya göçebelik dönemine geçmişler veya
yerleşik düzene geçmişlerdir. Göçebe veya yerleşik düzenin seçilmesinde,
coğrafya ve iklim koşulları en önemli belirleyici unsur olmuşlardır. Daha
ilerde bahsedileceği gibi, iklim koşulları ve dolayısı ile habitatı değişen
Orta Asya’da insanlar ancak göçebeliğe geçebilirlerdi. Hâlbuki Çin gibi,
Mezopotamya gibi, Anadolu gibi sulak ve yerleşmeye, tarım ve yerleşik
hayvancılık yapmaya çok müsait yörelerde, insanlar toprağa bağlanmışlardır.
Aslında yerleşik düzen, daha konforlu bir hayatı, hiç
olmazsa başlangıçta, yerleşen tüm insanlara sunduğundan, göçebeliğe karşı daha
ileri bir aşama olarak görülebilinir. Ancak, sınıfsız bir toplumdan sınıflı bir
topluma geçiş yerleşik düzende, göçebeliğe nazaran çok daha çabuk
gerçekleşmiştir. Tabii bu oluşum, üretim biçiminin getirdiği bir zorunluluktur.
Ancak, yine de ezilen ve hor görülen sınıfların ortaya çıkması ile yerleşik
düzen, adaletsizliğin tohumlarını atmıştır. Böylece, yerleşik düzene
geçildiğinden beri, eziyet çeken ve yaşamın keyfini değil ama sadece cefasını
çeken insanların çoğunluğu oluşturduğu unutulmamalıdır. Yerleşik düzenden kısa
bir süre sonra, mutlu bir azınlıkla, ona hizmet eden zavallı bir çoğunluk,
insanlığın tarihini yazacaktır. Göçebelerde ise, daha uzun bir süre sınıflaşma
ortaya çıkmayacak, göçebe toplum içinde yer alan tüm insanlar eşitlikten ve
onun nimetlerinden yararlanamaya devam edeceklerdir. Daha sonraları, göçebe
toplum içinde farklılaşmalar başladığında bile insanlar arasındaki ayırım, hiçbir
zaman, yerleşiklerdeki keskinliğe erişmeyecektir. İlerde tüm bunları
teferruatlı olarak anlatacağız.
Bundan sonra yerleşik düzene geçmiş toplulukları ele
almaya başlayacağımızdan, yiyecek üretiminin nasıl geliştiğine bir göz atalım.
Yiyecek üretimi olmadan, yerleşik düzene geçen toplulukların bu düzende uzun
süre kalmaları ve bu düzen içinde gelişmeleri mümkün değildi. Her şeyin başı
yiyecek üretimi ile geldi. Yiyecek üretimi demek, bitkilerin ve hayvanların
evcilleştirilmesi demekti.
Başlangıçta, çiftçilik ile avcılık ve yiyecek
toplayıcılığı arasında bilinçli bir seçim söz konusu değildi. İnsanlar daha
önce çiftçilik diye bir şey görmemişlerdi ve bunun nasıl bir şey olduğunu
bilmiyorlardı. Yiyecek üretimi, bu işin sonuçlarının neler olabileceği bilinmeden
verilmiş kararların bir yan ürünü olarak kendiliğinden gelişti. Bazen, bazı
bereketli bölgelerde yaşayan avcı ve yiyecek toplayıcı topluluklar yerleşik
düzene geçtiler ama yiyecek üretimine başlayamadılar. Bundan 15.000 yıl önce,
avcı ve toplayıcı toplumların büyük bir bölümü mümbit, ne ararsan bulduğun
topraklarda yaşıyorlardı. Her şeyin elinin altında olduğu yerlerde, avcı ve
toplayıcılığı bırakarak, göçebeliğe veya yerleşik yiyecek üretimine geçmeye
gerek yoktu. Bu nedenle herhalde avcı ve toplayıcı toplumların büyük bir
bölümü, yiyecek üretimine geçmeden yerleşik veya yarı yerleşik yaşıyorlardı.
Bunun tam tersine, yiyecek üreten ve gezinen topluluklar
da vardı. Bir kısmı belli bir bölgede tarla açıp, ekin ekip, avcılık yapmaya
giderlerdi. Bir kaç ay avcılıktan sonra, ektikleri topraklara geri dönüp,
bitkilerin büyüyüp büyümediğine bakarlar, otlarını temizleyip, çapalayıp, yine
avcılık yapmaya giderlerdi. Ürün verme zamanı geri dönüp, ürünü toplayıp, bir
süre o topraklarda kalırlardı. Avcı topluluklar toprağa da bakarlardı. Yani,
toprağa bakım yapma uygulaması yerleşik düzene geçmekle başlayan bir işlem
değildir. Zaten Şaman dininin kökeninde, doğa ile uyum vardır. Dinini, doğa ile
uyumlu tutan avcı toplum, tabii ki toprağa da bakacaktır. Budama gençleştirme,
yenilebilir bitkilerin etrafındaki zararlı otları ayıklamak, yenilebilir
yumruların bir kısmını keserek tekrar gömmek, çocuklu hayvanları öldürmemeye
dikkat etmek, kanallar açarak bataklıkları kurutmaya yardımcı olmak gibi
faaliyetler avcı toplumların yapa geldikleri faaliyetlerdi.
Sonuçta, öncü faaliyetler ile başlayan yiyecek üretimi
adım adım gelişti. Bütün gerekli yöntemler kısa bir sürede geliştirilmedi.
Bütün evcilleşebilecek bitki ve hayvanlar bir seferde evcilleştirilmedi.
Yiyecek üretimine geçişin en hızlı ve bağımsız yapılabildiği yerlerde bile avcı
ve toplayıcı hayat tarzından yaban yiyeceklerin çok az yer tuttuğu bir beslenme
tarzına geçmek binlerce yıl aldı. Yiyecek üretiminin ilk evrelerinde insanlar
hem yaban yiyecekler topluyor, hem de kendileri yetiştiriliyorlardı. Zamanla,
tarım ürünlerine bağımlılık arttıkça, çeşitli yaban bitkileri toplama işi
önemini kaybetti. Yiyecek bulmak için dolaşan insanların sınırlı zamanı ve
enerjisi vardı. Bu nedenle sürekli olarak öncelikler gözden geçirilmeli idi.
Çok değerli olan ve zor elde edilen enerji nasıl harcanmalı idi. Öncelik
sevilen yiyeceklerde mi idi, yoksa ödülü fazla olan yiyeceklerde mi, yoksa daha
az enerji harcayarak bulunacak olanlarda mı idi. Atalarımız tercihte bulunup,
karar aldıktan sonra, eyleme geçerlerdi. İlk tercihlerini bulamazlar ise, daha
az tercih ettiklerine yönelirlerdi.
Alınacak kararlar pek çok faktöre bağlıydı. Yiyecek
ararken harcanan kaloriden fazlası bulunmalıydı. En az zaman harcayarak, en az
çabayla, en güvenilir ve en iyi sonuç alınacak şekilde hareket edilmeliydi. Aç
kalma tehlikesi ise en aza indirilmeliydi. Az ama güvenilir kazançlar, yüksek
ama güvenilmez olandan veya dalgalı olandan daha iyiydi. Bundan 11.000 yıl
önceki bahçelerin en önemli görevlerinden biri, yeterli yaban yiyeceği
bulunmadığında, güvenilir bir yedek kiler olarak görev yapmasıydı.
Daha önce de belirtildiği gibi, ilk çiftçiler, çiftçiliği
bilerek seçmiş olamazlar, çünkü etraflarında gördükleri başka çiftçiler yoktu.
Ancak, bir yerde yiyecek üretimi bir kere başladıktan sonra, onunla temasa
geçen avcı ve toplayıcılar, sonucu bilerek, bilinçli bir seçim yapmış
olabilirler. Biz buna yiyecek üretimini paket olarak aldılar diyebiliriz. Ama
bu, yerleşikleri gören her avcı toplumun yerleşik düzene geçtiği anlamında
alınmamalıdır. Bir kısmı, bilinçli bir seçimle avcı, toplayıcı hayatlarına
devam etmişlerdir. M.Ö. 8500’lerde (B.Ö. 10500), Bereketli Hilal’de ortaya
çıkan ilk çiftçiliğin, Orta Avrupa’ya yayılması, ancak M.Ö. 5000 yıllarında
gerçekleşebilmiştir.
Yerleşik düzene geçip, yiyecek üretimi yapmakla, avcı ve
toplayıcı hayatı yaşamak tamamen birbirine zıt ve birbirinin seçeneği olan
stratejilerdir. Bir toplumun yiyecek üretimini seçmesinde ve dolaşmaktan
vazgeçmesinde pek çok faktör rol oynamış olmalıdır.
Yaban yiyeceği bulmanın güçleşmesi, yiyecek üretimine
geçmek için önemli bir nedendir. Son 13.000 yıl içinde yaban yiyecekler, iklim
değişiklikleri ve aşırı avlanma gibi nedenlerle sürekli azalmıştır.
Belli bir bölgede, evcilleştirilebilir yaban bitkisi
sayısının ve alanının artması da yiyecek üretimini teşvik eden bir unsur
olmuştur. Örneğin, Bereketli Hilal’de, iklim değişikliği sonucu, yaban
tahıllarının yetiştiği alan hızla artmıştır. Bu tahıllar bu geniş alanlarda,
kısa sürede büyüyüp, ürün vermeye başlamışlardır. Böylece, buğday ve arpanın
evcilleşmesine doğru önemli bir adım atılmıştır.
Yiyecek üretimine geçebilmek için diğer bir gerek şart ta,
teknolojinin gelişmesidir. Yaban bitkileri toplamada, işlemden geçirmede ve
saklamada teknoloji ilerleyince, üretim için gerekli koşullar da sağlanmaya
başlanmıştı. Daha yerleşik toplumu oluşturmadan, buğdayın nasıl biçileceği,
buğday kabuklarının nasıl ayrılacağı ve ürünün nasıl saklanacağı biliniyordu.
Bu bilgiler olmasa idi, buğday sapları üzerinde duran buğday tanelerinin
kimseye bir yararı olmazdı. Bu teknoloji, M.Ö. 11.000 civarında Bereketli
Hilal’de hızla gelişti. Bu icatlar arasında, çakmak taşından yapılmış kemik
saplı tırpanlar, taşımada kullanılan sepetler, kabuk ayırmak için kullanılan
havan, değirmen taşı, tahılları kavurarak saklama metodu, toprakta içi su
geçirmez tarzda sıvanmış tahıl saklama kuyuları vardı. Bu dönemde, avcı ve
toplayıcılık yapan Bereketli Hilal toplulukları bütün bu icatları
kullanıyorlardı. Yaban tahıllarından yararlanabilmek için geliştirilmiş olan bu
yöntemler, tahıl üretimine geçişin de ön koşulları idiler. Böylece, Bereketli
Hilal insanları, tahıl üretimine giden yolda, bilinçsizce, belli bir teknolojik
birikimi sağlamışlardı.
Nüfus yoğunluğu ile yiyecek üretiminin birbiri ile
ilişkili olduğu da bellidir. Ancak belli olmayan neden sonuç ilişkisidir. Nüfus
arttığı için mi insanlar yiyecek üretimine zorlanmışlardır, yoksa yiyecek
üretimi başladığı için mi nüfus artmıştır. Ancak, kim kimin nedeni olursa
olsun, olay bir kere başlayınca, pozitif geri besleme ile süreç hızlanmış ve
gittikçe büyümüştür.
Yukarıdaki faktörler, hep beraber, yiyecek üretiminin yani
yerleşik düzene geçmenin, yer ve zamanını tayin etmişlerdir. İlk yerleşimler ve
yiyecek üretimi Bereketli Hilal’de olmuştur ve bu nedenlerle, herhangi bir
tarihte değil de, örneğin 18.000 yıl önce değil de, M.Ö. 8500 de olmuştur. M.Ö.
18.500 veya 28.500 yıllarında yaban memeliler boldur ama yaban tahıllar yeterli
bollukta değildir, insanların teknolojik ilerlemesi yeterli değildir,
insanların nüfus yoğunlukları azdır, iklim şimdi olduğu gibi tarım için
elverişli değildir. Sonuç, ortam ve koşullar daha yiyecek üretimine hazır
değildir.
Post A Comment
Hiç yorum yok :