Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Gravettianlar
Gravettianlar
33.000 yıl önce, daha önce bahsettiğimiz, Orta Asya’dan
gelen insan gurubu, doğu Avrupa’daydı. Bunlar daha sonra Avrupa içlerine
gireceklerdir. Bunlara “ Gravettianlar “ denir. Gravettianlar, Avrupa’nın pek
çok yerinde Aurignacianleri yerlerinden edip, onların yerini aldılar. Orta
Asya’dan gelmiş olan Gravettianlar, dağınık bir şekilde Avrupa’nın doğusuna ve
Almanya ile Polonya’nın kuzey platolarına yayıldılar. (Gravettianların
Avrupa’ya Ortadoğu’dan geldiği de iddia edilmektedir. Biz, şimdilik, Orta
Asya’dan gelmeleri olasılığını daha güçlü görüyoruz. Daha doğru sonuçlar DNA
analizleri ilerledikçe ortaya çıkacaktır.)
Gravettianların teknolojileri ve daha karmaşık olan sosyal
dayanışmaları, onlara, soğuk iklimlerde Neanderthallere ve Aurignacianlara göre
daha kolay yaşayabilme imkânı veriyordu. Gravettianların uzaktan
fırlatılabilinen mızrak gibi gelişmiş silahları vardı. Böylece avlarını fazla
yaklaşmadan avlayabiliyorlardı. Bitki liflerini kullanmayı ve onları örmeyi
biliyorlardı. Balık ağları, balık tuzakları ve küçük hayvanlar için tuzakları
bu bitki lifleri sayesinde yapıyorlardı. Gelişmiş bir takas ağına sahiptiler.
Karşılıklı olarak ihtiyaçlarını takas ediyor yani ticaret yapıyorlardı. Bu
ticari faaliyet ve ihtiyaçların temini, onların başarılı olmasında çok önemli
bir rol oynadı. Büyük memelilerin peşinden, onlar gibi kışın güneye, yazın
kuzeye göçüyorlar, koşulları kendi lehlerine çevirmek için ellerinden gelenden
fazlasını yapıyorlardı.
Avrupa’daki insanlar, 32.400 yıllarında, Fransa’da Chauvet
mağarasında, mağara resimleri yapmaya başladılar. Homo sapiens, sadece mağara
resimleri yapmıyordu. Mağara resimlerinin yanında heykeller, süsler, artık
insan hayatına girmişti. B.Ö. 32.000 yıllarında yapılmış olan, suratı aslana
benzetilmiş oyma bir erkek vücudu (daha önce resmi verilmiş olan aslan adam),
Almanya’da Hohlenstein’da bulundu. Bu yıllarda, yaygın olarak kullanılan bir süs
de, dar ucunda nokta dizgeleri bulunan, delikli bir fildişi pandantifti. Bu
süse her yerde çok sık rastlanmaktaydı. Ucu nokta dizgeli fildişi pandantifin
yaygın olarak kullanılması kültürel bir birliğe işaret etmektedir.
Bu sırada insanların dünyaya dağılmaları da devam
ediyordu. B.Ö. 33.000 yılı civarında, Endonezya’da Moluccas adasına insanlar
gelerek, bir süre orada mağara hayatı yaşadılar. B.Ö. 31.000 yıllarında, Şili
Monte Verde’de bulunan taş aletler, burada bir halkın yaşamış olduğunu
göstermektedir. Şili’deki bu bulgulardan, hangi atamızın burada yaşamış olduğu
daha saptanamamıştır.
30.000 yıllarında, İspanya’da Andaluciya’da Neanderthaller
hala yaşamak için direniyorlardı. Bu tarihlerde, Rusya’da “ kutup dairesi “
içindeki Mamontovaya Kurya’da (Ural dağlarının kuzeyi) insanların kamp kurduğu
bilinmektedir. Yine Sibirya’da kutup dairesinden 200 Km kuzeyde Yana nehri
kıyılarında avcı topluluklar avlanıyorlardı. Yine bu tarihlerde, Avrupalı Homo
sapiens Fransa’da Cussac mağarasında duvarlara desenler çiziyordu. Japon
adalarında ise, Aborjinlerle aynı kökenli bir halk, Ainular vardı. Ainular,
Jömon döneminde dışarıdan gelenlerle karışarak günümüze kadar gelen yerli halk
olmuşlardır. Bunlar Japonlarla evlilik yolu ile karışmadan önce, Avrupalı yüz
hatlarına sahip, dalgalı saçlı ve kalın sakallıydılar.
Chauvet mağara resmi |
30.000 yıllarda orta Avrupa’daki Gravettianlar, bitki
liflerini tuzak yapımının yanı sıra örtünme amaçlı da kullanıyorlardı. Kil,
kemik ve fildişini, alet ve silah yapımında kullanmayı öğrenmişlerdi.
Diyetlerine balık ve kuşlar ilave olmuştu
30.800 ile 14.200 yılları arasında, Güney Amerika
kıtasında Amazon bölgesi yağmur ormanları ile kaplıydı. Bu tarihlerde, kuzey
yarım kürede ise maksimum buzul yayılması vardı.
26.000 yaşındaki, “ Dolni Vestonici Venüs’ü “ denen en
eski insan tasvirî, Çekoslovakya’da bulunmuştur. Bu heykel, mamut dişinden
oyularak yapılmıştı. Yine Dolni Vestonice’de, başları kutup foku dişi, kurt
dişi ve fildişi halkalarla süslenmiş Homo sapiens iskeletleri bulunmuştur.
Avrupa’da, Gravettianlar tarafından yerlerinden edilen
Aurignacianlar, önce güneye çekildiler ve ardından 25.000 yıllarında asimile
oldular. 23.000 yıl önce kilden yapılan şekiller fırında pişirilmeye başlandı
(Dolni Vestonice buluntusu 11 cm). Bu yıllarda, Endonezya’da, hala, Homo
erektuslar vardı.
Biz burada Aurignacianların ve Gravettianların Orta
Asya’dan geldiğini söyledik. Bunların birinin Orta Doğudan geldiği iddiası da
vardır. Kimileri Aurignacianların Orta Doğu kökenli olduğunu, kimileri de
Gravettianların Orta Doğu kökenli olduğunu iddia ederler. Ancak bunlar nereden
gelirse gelmiş olsun, bugünkü modern Avrupalıların beşte dördünün orta Asya
(Sibirya ormanları) kökenli olduğu kesine çok yakındır. Bütün bunlar önümüzdeki
yıllarda yapılacak mtDNA ve Y kromozom analizleri ile çok daha doğru olarak
ortaya çıkacaktır. Çok geçmeden İnsanların dünyaya yayılışının göç yollarını ve
nüfus hareketlerini daha kesin olarak öğrenmiş olacağız.
Dolni Vestonici Venüs’ü |
25.000 ile 20.000 arasında, buz devri maksimumunu yaşadı.
Buna “ LGM “ (Son maksimum buzul) denir. B.Ö. 22.000 yılında, buzul çağının
etkisini arttırmasıyla beraber, Avrupa’daki insanlar güneye, İspanya, Balkanlar
ve Ukrayna’ya çekildiler. Pek çok bilim adamı, Sibirya halkından bir grubun,
Bering denizi üzerinden, Amerika kıtasına, bu tarihlerde, göç ettiğini
savunmaktadır. Yine bu tarihlerde, Japon adalarında, Ainu – Jomon (dışarıdan
gelenler) karışması başladı.
22.500 yılından kalma bir erkek çocuk iskeleti Lapedo
vadisinde bulundu. Bu çocuk, görsel olarak hem Neanderthal ve hem de Homo
sapiens özellikleri taşıyordu. Bunun, iki tür arasında bir hibrit olup olmadığı
araştırılıp, tartışılmaktadır. Bu buluntu hibrit bile olsa, istisnai bir
durumdur.
B.Ö. 20.000 ile 10.000 arası genel olarak dünyada nemli
bir iklimin hüküm sürdüğü bir dönemdir. B.Ö. 21.000 ile 18.000 yılları
arasında, Don nehri yakınlarında Kostenki’de, insanlar, büyük mamut
kemiklerinden yaptıkları korunaklarda yaşamışlardır.
B.Ö. 20.000 yılları insanların silah yapımında yenilikler
yaptıkları bir dönemdir. Bu yenilikler içinde mızrak atmakla ilgili gelişmeler
de vardır.
Post A Comment
Hiç yorum yok :