Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Atalarımız
Atalarımız
O günkü Homo sapiensi, bizim gibi
giydirip, soframıza oturtsak, görüntü olarak kimse yadırgamaz. O günkü ve bu
günkü Homo sapiensin görüntüsü değişmemiştir. Homo sapiens Afrika'da çoğaldı,
yine iklim koşulları ve rekabet nedeniyle, göçe kalktı. Afrika'ya yayıldı.
Süveyş’ten geçerek, Orta Doğuya ve oradan da Asya'ya vardı. O zamanlar Orta
Asya kliması ve doğa koşulları yaşamaya çok müsaitti, belki de dünyanın gıdası
en bol, en rahat yaşanabilir bölgesiydi. İşte, Homo sapiens burada çoğaldı,
gelişti ve farklılaştı. Homo sapiensin doğduğu yer Afrika, gelişip, Avrupa ve
Asya’ya yayıldığı yer Orta Asya'dır. Homo sapiensin, ilk büyük göçü esnasında,
bir kısmı, Homo erektuslar gibi, kıyı yolunu takip ederek, Avustralya'ya kadar
vardılar. Bunlar Aborjinlerin atalarıdır. Bu seyahatte Homo sapiens ve Homo
erektus karşılaştı mı, bilmiyoruz. Ama eğer karşılaştı ise olaylar, beyni Homo
erektustan üçte bir daha büyük olan Homo sapiens lehine gelişmiş olmalıdır.
Homo sapiens, Homo erektustan sadece genlerini almadı; teknoloji ve kültürü de
aldı; yani bir anlamda sıfırdan başlamadı. Ateş, ilkel taş aletler, yaşam
bilgisi, ilkel klan organizasyonları, daha pek çok şey erektustan sapiense
geçen mirastır. Orta Asya da gelişen ve farklılaşan, klanlaşan Homo
sapienlerin, iklim değişiklikleri sonucu yaşam koşulları değişti. Ve
kalabalıklaşma ortaya rekabeti çıkardı. İklim değişikliği ve rekabet, bir
arada, yaşamı zorlaştırdı. Uzaklara göçmek bazı klanlar için zorunlu hale
geldi.
Gevaruk duvar resimleri |
Bundan otuz, otuz beş bin yıl
önce, Homo sapiens diasporası başladı. Orta Asya’dan dışa doğru yapılan bu
göçler, artık bir daha durmayacaktır. Avrupa, İran, Anadolu, Çin, tüm Asya,
Amerika, dalga dalga göçlere ve durmadan gelen yeni Homo sapiens tanık
olacaktır. Homo sapiensin avcılık döneminde, daha sonra göçebelik döneminde,
ilerde bahis edileceği gibi, koşullar gerektirdikçe, Orta Asya (Bozkır),
fokurdayan bir tencere gibi, taştıkça taşacaktır. Homo sapienler Avrupa’ya
Karadeniz’in kuzeyinden gittiler. Avrupa’da bir süre Neanderthal adamı ile
birlikte var oldular. Ama zaman Homo sapiensin lehine çalışıyordu.
Neanderthaller on bin, yirmi bin yıl içinde dünyadan silindiler. Neanderthal
adamı için kıyamet günü gelmişti.
Bir kısım Homo sapienler, bundan
on beş bin yıl önce Bering Boğazı üstünden Amerika'ya geçtiler. Amerika'ya göç
eden Homo sapienler, burada çoğalıp, özgün yerleşimler kurup, kendi
kültürlerini geliştirdiler. On bin yıldan uzun bir süre, Amerika kıtasında
kendi içlerine kapanık yaşadıktan sonra, M.S. 1492 de, Avrupalılar Atlas
okyanusu üzerinden Amerika'ya vardılar. Vardıktan 300 yıl içinde de Avrupalı
Homo sapienler (Beyazlar), Amerikalı akrabalarını (Kızıl derili), yeryüzünden
sildiler.
Bundan otuz bin yıl önce başlayan
göçten, Anadolu da nasibini aldı. Homo sapienler gelip, Anadolu'ya yerleştiler.
Avcılık ve toplayıcılık dönemini
yaşayan Homo sapienlerin izini, bugünlere kalabilen kalıntılarına bakarak
sürüyoruz. Bu kalıntılar içerisinde mağara resimleri önemli bir yer
tutmaktadır. Mağara resimleri bir taraftan Homo sapiensin varlığını ispatlarken,
bir taraftan da gelinen kültürel aşamayı göstermektedir. Afrika’da, İspanya’da,
Fransa’da ve Anadolu’da bulunan mağara resimleri, birbirine yakın çağlarda,
birbirine yakın düzeyde bir kültürün varlığını bildirmektedir. Antalya'da
Beldibi, Adıyaman'da Palanlı mağaralarında bulunan resimler, oldukça ilerlemiş,
olgun bir düzeye erişmiş, kültür varlıklarıdır. Adıyaman Palanlı'da dağ keçisi
sürüsü tasviri, Hakkâri Gevaruk'ta çift boynuzlu dağ keçisi ve insan tasvirleri
bulunmuştur. Anadolu’nun bu ilk Homo sapienleri Antalya yakınındaki Karain,
Beldibi, Belbaşı, Öküzini, Kumbucağı mağaralarında; Alanya'daki Kadıini,
Isparta’daki Kapalıin ve Hatay Samandağ’daki Mağaracık mağaralarında
yaşamışlardır. Ayrıca, Isparta, Mersin, Burdur, Gaziantep’te nispeten daha yeni
yerleşimler vardır.
Avcılık ve toplayıcılık
dönemindeki Homo sapiens, bir yolla Anadolu'ya girmiş ve orada yaşamını idame
ettirmiştir. Kaba taştan yapılmış alet ve silahları kullanan, bu ilk
yerleşimciler, zamanla teknolojide ilerleyerek, daha kullanışlı taş aletler
yapar hale gelmişlerdir. Daha ne göçebe ve ne de yerleşik toplum düzeyine
geçemeyen, bu dönemin insanları, yani Mezolitik (orta taş devri) insanları,
ataları gibi, Anadolu'da yaşadıklarının kanıtlarını bırakmışlardır. Bu
belgelerden bazıları Antalya çevresindeki mağaralarda bulunmuştur. Yani, Homo
sapiens, Orta Asya'dan büyük serüvenine çıktığı ilk zamanlarda Anadolu’ya
gelmiş ve orada yaşamını idame ettirerek, kendini geliştirmiştir.
Homo sapiens, avcılık ve
toplayıcılık yaparken, kuvvetli bir olasılıkla 20.000 yıldan daha eski bir
zamanda, köpek ve insanın işbirliği başlamıştır. Köpek ilk evcilleşen
hayvandır. Köpek ve kurt çok yakın akrabalardır. Bunlardan köpek, insana
yaklaşarak onun en yakın arkadaşı olmuş ve daima insanın yanında yerini
almıştır. Hâlbuki vahşi kalmayı seçen kurt, her yerde insana rakip olmuştur.
İnsan, kurt rekabeti neredeyse günümüze kadar sürmüştür. Köpek, avcılık
döneminde insanla müttefik olunca avlanma her iki tarafça da kolaylaşmıştır.
Köpek, müthiş koku alma kabiliyeti sayesinde avları bulmuş, insana yol
göstermiş, avı kovalayarak yormuş, avı insanın istediği yere yönlendirmiştir.
Soğuk gecelerde, insanın yatağını ısıtmıştır. İnsanlar avcılıktan göçebeliğe
geçerken, köpek te duruma uyum sağlayarak, avcılıktan sürü güdücülüğe ve
bekçiliğe geçmiştir. Yerleşik düzene geçen insanlar için köpeğin önemi devam
etmiş, bekçilik yapan köpek, evini hırsıza, uğursuza karşı korumuş, yeri
geldiğinde insanla birlikte çatışmaya girmiştir.
Kars’ın Kağızman ilçesi kaya üstü
resimleri açısından çok zengin bir bölgedir. Bu resimler, 10.000 yıl öncesinde
Anadolu'da yaşayan insanların hayvanlarla olan yaşam ilişkisini ustalıkla
betimlemektedir. Yazılı kaya, Kaya Resimleri olarak adlandırılan bu resimler
iki ayrı kaya yüzeyine çizilmiştir. Volkanik andezit kayalıklara, obsidyenden
yapılmış kalemler ile çizilmiş hayvan gövdelerinin çok orantılı ve başarılı bir
şekilde resmedildiği görülmektedir. Şüphesiz bu resimleri çizen sanatçılar
muhakkak ki avcıların kendileri idiler. Doğu yönündeki kaya yüzeyindeki kaya
resimleri deniz seviyesinden 2247 m. yüksektedir. Resimler, insanların kolayca
erişemediği bu yerde ve kayanın özelliği nedeniyle mükemmel korunmuşlardır. Bu
kayada yaklaşık 4 m2 lik bir yüzeyde 26 adet hayvan resmi bulunmaktadır. Geçmişte
ormanlarla ve koruluklarla kaplı Aras Nehir vadisindeki bu bölgede, Eski
çağlarda bol bol geyik, ceylan, dağ keçisi, domuz, ayı vb bulunmakta idi. Doğu
yönündeki kayada, bir köpek tarafından tuzağa doğru kovalanan ceylan, dağ
keçileri, dağ koyunları büyük bir hareketlilik içinde resmedilmiştir.
Düzenlenen bir sürek avında, köpeğin de yardımı ile tuzakla hayvan yakalanması
resmedilmiştir. Başka tuzak sahneleri de bu bölgenin 35 km. batısında yer alan
Kurbanağa mağarasındaki duvar resimlerinde de görülmektedir. Bu tür tuzak
sahnelerine Avrupa’da Altamira, Pasiage, Marsaulas, Font du Gauma, Buxu,
Combralles ve Pindal mağaralarında da rastlanmıştır. Çallı Batı Kayalığındaki
resimlerde de benzer hayvanlar, köpek, tuzak, ağaç resmi vb çizilmiştir.
Resimlerin vücut orantıları ve ayrıntılar oldukça iyidir. Benekleri özenle
gösterilmiş ceylan, ok ile avlandığı hemen anlaşılan ve öldüğü için dili
ağzından sarkmış ceylan, çarpıcı boynuzları ile geyikler, bu resimler
arasındadır. Her iki kayada da insan resmi yoktur. Köpek resimleri oldukça
ayrıntılıdır. Anadolu’da köpeğin, çok eski zamanlardan beri evcilleştirildiğini
biliyoruz. Örneğin Çayönü ve Menekşe Çatağı kazılarında köpek iskeletleri
bulunmuştur. Tepecik – Çiftlik kazısında bir çömlek üzerine kabartma olarak köpek
resmi ve Hallan Çemi kazısında ise taş bir kap üzerine yapılmış köpek resmi
bulunmuştur. Van Gölünün 150 km. güneyinde yer alan Tirşin Yaylasındaki kaya
üstü resimlerinde de köpek tasviri vardır.
Post A Comment
Hiç yorum yok :