Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Akdeniz ve Karadeniz birleşiyor
Akdeniz ve Karadeniz birleşiyor
M.Ö. 5600 yılında, eriyen
buzullarla suyu kabaran Akdeniz, önündeki tabii barajı çatlatarak, şimdi
Karadeniz denen tatlı su gölüne bağlandı. Akdeniz’in suyu, 2 yıl boyunca,
Karadeniz’e aktı. Böylece Ege denizi, Marmara denizi ve Boğazlar ortaya çıkmış
oldu. Karadeniz’in suları yükselerek, Karadeniz ve Akdeniz birleştirdi. Bu
birleşmeden önce, Karadeniz bir tatlı su gölüydü. Ama benzer şekilde, şimdi
Marmara denizinin olduğu yerde de bir veya birkaç göl vardı. Biz defalarca
Anadolu’yu doğudan batıya kat etmenin çok zor olduğundan bahsettik ve böyle
düşünmeye devam edeceğiz. Ancak, Ege barajı yıkılıp, boğazlar su ile dolmadan
önce, şu anda tasavvur edemediğimiz Avrupa ile Ortadoğu arasında bir geçiş var
olmuş olabilir. Bu sırada deniz suyu seviyesinin bugünkünden düşük olduğunu da
hatırlamak gerekmektedir. Bu durumda, kimi yazarların, Aurignacianların veya
Gravettianların Ortadoğu’dan Avrupa’ya geçmiş olduklarını iddia etmelerine
dikkat etmek gerekebilir.
M.Ö. 6000 yılında başlayan büyük
iklim değişikliği ve bunun sonunda oluşan bitki örtüsü değişikliği, hayvanlarda
ve dolayısı ile insanlarda yeni bir hareketliliğe neden oldu. Bu sırada
yükselen deniz suyunun etkisi ile eski kıyı şeridi yok olmuş, deniz yüzlerce
kilometre kara içlerine girmişti. Eski kıyı şeridine yakın yerlerde yaşayan
insanlar yerlerinden yurtlarından olmuşlar ve göçmeye başlamışlardı.
Olan değişikliklerden en pozitif
etkilenenlerin, Bozkırda (Orta Asya ve Karadeniz’in kuzeyi) yaşayanlar olması
gerekir. Orta Asya ve tüm Bozkır hem daha yaşanabilir bir yer haline gelmişti
ve hem de, hiç olmazsa, güney Sibirya yaşama açılmıştı. Bunun sonucu, buradaki
insan toplulukları hızla çoğalmaya başladılar. Ancak, geniş bölgelerde
yaşamakta olmaları ve göreceli olarak seyrek olan nüfus, topluluklar arasındaki
etkileşimi azaltarak, farklaşmayı çoğalttı.
Avrupa da genel olarak pozitif
etkilenen yerlerdendir. Avrupa’nın artık yerlileri kabul edebileceğimiz
Aurignacians ve Gravettianlar karışımı insanlar daha rahat yaşam koşullarına
kavuşmuşlar ve yaşam alanlarını tüm Avrupa’ya yaymışlardı.
Balkanlar, Trakya ve Anadolu da,
iklimi pozitif yönde değişen yerlerdendir. Ancak, deniz sularının yükselmesi ve
Ege barajının yıkılarak Akdeniz sularının akması, Karadeniz’in yükselmesi,
bütün bunlar, bu bölgede yaşayan hayvan ve insanları olumsuz etkileyerek,
karmaşık bir hareketlenmeye neden olmuştur.
Orta Doğu da bu dönemden negatif
etkilenen yerlerdendir. Orta Doğu’dan Avrupa’ya doğru bir göç olmuş olduğu
bellidir. Yapılan Y kromozomu analizleri, bu tarihlerde, Avrupa’daki insan
topluluklarından daha ileri düzeyde olan bir takım Orta doğu halklarının,
Avrupa’ya göçtüğünü göstermektedir. Bunlar göçerken yanlarında tarım
bilgilerini de Avrupa’ya götürmüşlerdir.
Orta Doğu’dan bazı insanlar
göçerken, Romanya’da Demir Kapı yöresinde, kulübelerde oturan bir halk
yaşıyordu. Bunların yaptıkları heykeller, orta ve doğu Avrupa’nın bilinen ilk
heykel türü sanat eserleridir. Bu sıralarda Moldova’da da bronz kullanımının
başlamış olduğuna dair bulgular ele geçmiştir.
Tarihin gelecek safhalarını
anlatmaya başlamadan önce şunu belirtmek gerekir. Çok eski tarihler, yaklaşık
M.Ö. 1000 yıllarına kadar, tarihlendirme metotlarının farklılığı nedeniyle,
değişik kaynaklarda birbirinden az da olsa farklı verilmektedir. Örneğin Mısır
Firavunu II. Ramses egemenlik süresi için M.Ö. 1317 – 1251; 1290 – 1224; 1279 –
1212 ve başka tarihler verilmektedir. Aslında, farklı tarihler birbirinden en
fazla 30-35 yıllık bir değişim gösterdiğinden, mertebe açısından önemli de
değildir.
Post A Comment
Hiç yorum yok :