Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Mısır Dini
Mısır Dini
Ptah |
Mısır ‘da uygarlık kuran
toplulukların, ilk dinleri, tabii ki Şaman dini idi. Aileler, toprağa yerleşip,
nomlar şeklinde organize olunca, Şaman dininin bir uzantısı olarak, her nomun
kendi Tanrıları oluştu. Nomlar da, Tanrı atalarının adları ile anılmaya
başladılar: Timsah nomu, Ceylan nomu, Koç nomu, Şahin nomu, vs... gibi. Şaman
dininin uzantısı olan hayvan kültü, Mısır’da, tarihinin sonuna kadar sürdü.
Menfis’te Tanrı Phtah’ı temsil eden Apis öküzüne, Thinis’de Tanrı Horus’u
sembolize eden Şahine hep tapılmıştır. Tanrı ve Tanrıçaları, hayvan biçiminde
veya yarı insan yarı hayvan şeklinde düşünmek ve betimlemek genel adettir.
Tabii zaman ile nomun siyasi etkinliğine paralel olarak, nomun Tanrısının da
önemi artmış veya azalmıştır. İlk birlik kurulduğunda, başkent aşağı Mısır’daki
Menfis olunca, Menfis’in Tanrısı Phtah da ilk yaratıcı Tanrı olmuştur.
Phtah, dünyanın, Tanrıların ve
insanların yaratıcısı olarak ilan edilmiştir. Daima kuvvetli nomların
Tanrıları, nom sınırlarını aşarak tüm Mısır’ın Tanrıları haline gelmiştir.
Menfis’ te Phtah, Heliopolis’te Ra, Abydos’da Osiris, Thinis’de Horus, Teb’de
Amon böyledir. Siyasi birliğe doğru adım atıldıkça, Tanrılar arasında bir
ilişki kurulması kaçınılmazdı. Böylece bazı nomların Tanrı ve kültleri, nom
sınırlarını aşarak, tüm Mısır’ın Tanrıları haline gelirken, Mısır dini de
gelişiyordu.
Nun |
Siyasi gelişmeler ve dini
gelişmeler at başı gitmişlerdir. Bazen siyasi gelişmeler, bazen de dini
gelişmeler öne geçmiştir. Ancak daima etki- tepki şeklinde, bir tekerleğin
yuvarlanması gibi, siyasi ve dini birlik bir arada gelişmiştir. Din adamları,
düşünürler, bir süreç içinde, adım adım Mısır dinini geliştirmişlerdir. Din
adamlarınca yapılan sentezler, Tanrılar arasında kurulan ilişkiler, dinin
geliştirilmesi çabaları, yeni uyarlamalar, daima iki süzgeçten geçerek, yerini
bulmuştur. Birinci süzgeç halkın kendisidir. Halk tarafından rağbet görmeyen,
ilgi duyulmayan dini sentezler, zaman içinde kaybolup gitmiştir. Doğada meydana
gelen mutasyonlar nasıl doğanın koşullarına uyum ile imtihan edilirse, dini
düşünceler de, ilk ortaya çıktıklarında halkın fikrî durumu ile imtihan
edilirler. Halk almaya hazır değilse, yeni meydana çıkmaya başlayan dini
düşünce ne denli eskisinden daha gelişmiş olursa olsun başarılı olamaz. İkinci
süzgeç ise siyasi durumdur. Ülkedeki siyasi durumla örtüşmeyen oluşumlar da,
yok olup giderler. Böylece Mısır dini de, diyalektik bir süreç sonunda oluştu
ve kuvvetli bir kült olarak yerine oturdu.
Atun |
Yaratıcılıkla ilgili değişik efsaneler
vardır. En yaygın olanında, yaratıcı Tanrı, sulu kaosun içinden, ilk katı cisim
olan tepenin üstünde yükselir. İlk olarak, kaosun karanlık suları yani Nun
vardır. Bir gün sudan, Ben-Ben denen, bir tepe yükselir. Tepede, ilk Tanrı olan
Atum durur. Atum demek her şey ve mükemmellik demektir. Yeryüzüyle birlikte
kaostan çıkan ilk tanrıdır. Atum, Şu ve Tefenet adlı çift Tanrıları,
mastürbasyon yolu ile veya tükürerek yaratır. Şu hava Tanrısı ve Tefenet nem
tanrıçasıdır. Şu ve Tefenet birlikte Geb ve Nut’u, yeryüzünü ve Gökyüzünü
yaratırlar. Şu (hava), Nut’u (göğü), Geb’in üzerini (yeryüzünün üzerini)
örtecek şekilde kaldırır. Nut ile Geb’in dört çocuğu olur.
Osiris, İsis, Set ve Neftis
(Nephthys). Osiris mumya biçiminde tasvir edilir, ölüm Tanrısıdır, öteki
dünyanın yöneticisidir. İsis, Osiris’in hem kardeşi ve hem de karısıdır,
koruyucu ve büyücü bir Tanrıdır. Set (Seth), üçüncü kardeş, hayvan başlı bir
insan olarak betimlenir. Düzensizliğin Tanrısıdır; çöllerin, fırtınaların ve
savaşın Tanrısıdır; Babil sonrasında görülecek olan Tanrı Baal’e çok benzer.
Neftis (Nephthys), İsis’in kız kardeşidir. Koruyucu bir tanrıçadır.
Set |
Osiris ve İsis’in bir oğulları
olur: Horus. Horus, Şahin başlı, insan vücutlu bir Tanrı olarak betimlenir.
Başının üzerinde iki taç taşır. Gökyüzünün Tanrısıdır ve Mısır’ın ilk devlet
Tanrısı olmuştur. Dokuz Tanrıdan oluşan bu guruba Heliopolis dokuzlusu denir.
Mısır devletinin kurulmasından sonra, hiç önemini kaybetmeyen ve halk
tarafından en çok tutulan kült ise Osiris, İsis kültü olmuştur. Yukarıda
anlatılan yaradılış efsanesinin devamında, Osiris bitki dünyasının tanrısıdır.
Hatta adı bazen buğday ve arpa olarak geçer. Osiris, aynı zamanda yeryüzünün
kralıdır. İsis de onun kraliçesidir. Osiris iyi bir kral olarak senelerce
yeryüzünü yönetir. Tanrı Set de kardeşi Osiris'i kıskanarak, dünyaya hükmetmek
ister.
Set’in Osris’e olan öfkesi
gittikçe büyür ve sonunda kardeşi Osiris’i öldürür. İsis, Osiris’in ölü bedeni
üzerinden Horus’a gebe kalır. Seth, tekrar canlanmasın diye Osiris’i parça
parça edip, aynen buğdayın veya arpanın tane tane olup, harmanda dağılması gibi,
parçaları darmadağın eder. Seth, düzeni bozmuştur. İsis, hep kocası Osiris’in
parçalarını toplayıp, onları birleştirmeye çalışır. Osiris yeraltına iner ve
işte, bundan sonra Osiris öteki dünyanın Tanrısı olur. Set (Seth) ise dünyanın
kralıdır. Osiris ile İsis’in oğlu Horus, büyür ve sonunda Set’i yenerek, tacı
alır, düzeni tekrar kurar. Bundan sonra Horus yeryüzünün Tanrısı olur, Osiris
ise yeraltının tanrısıdır.
Kadim ve antik kültürlerde tıp ve
din, din ile büyü, her türlü tısım, muska özetle tüm okült etkinlikler
birbirinden ayrılamaz. Gizemli her şey iç içedir. Hayatı yaratanlar ve ölümü
veren güçler aynıdır. Yaşam ve ölüm iç içedir ve reddedilemez gerçeklerdir.
Sağlık ve hastalıktan da Tanrılar sorumludur. İyi Tanrılar sağlıklı yaşamdan
kötüler ise hastalıktan sorumludurlar. Kişi olarak veya toplum olarak
yaptığımız yanlışlar iyi Tanrıları kızdırıp bize yüz çevirtebilir. Onların etki
alanı kalkınca meydan kötülere kalır. Tedavi için Tapınaklarda usulüne uygun ritüellerle
onların yardımı istenir ve onların gösterdiği yol ve yöntemlerle hastalığın
tedavisine çalışılır. Şifacı ve eczacı Tanrıçalar vardır. Tedaviye yönelik
karmaşık bir sistem kurulmuştur. Sümerlerde Ninhursag, Babil’de İştar aynı
zaman da sağlık tanrıçalarıdır. Mısır’da Tanrıça İsis aynı zamanda hekimdir. Bu
Tanrıçaların hizmetinde kadın rahibeler bulunur. Rahibeler, Tanrıçadan
aldıkları güçle şifa dağıtır, hastaları tedavi ederler. Erkekler bu hizmete
yapabilecek yetkiye sahip olmak için erkeklik organlarını dibinden kesmek zorundadırlar.
Şifa yetkisine sahip olmak kadınlara mahsus bir özelliktir ve erkeklerin erkek
olarak yetki alanı dışında kalır.
Tedavinin gücü bu rahibe
hekimlerin bildiği büyülü ilaçlar ve maddelerle, dua ve muskalarla tam
anlamıyla büyü ve din karışımı yöntemlerle uygulanırdı. M.Ö. 3000 yıllarında
Sümer’de, Mısır’da ve her yerde tedavilerin hemen hemen tümü, bu kutsal
rahibelerin elinde idi. Rahibeler tıp konusunda bilinen en eski reçetelere ve
çakmak taşından yapılmış tıbbi aletlere sahiptiler. Rahibeler dışında halk
arasında da kadın şifacılar vardı. Ebelik ise tamamen kadınların inhisarında
idi. Bu asil kadınların pek iltifat etmediği bir işti. Tapınakların dışına
çıkarılan ilk tıbbi müdahale ebeliktir. Halk arasındaki şifacı ve ebe kadınlar
da yeterince dua ve mistik söz bilir ve bu konuda eğitilirlerdi. Sümerlerde ve
Mısırlarda bunların eğitim aldıkları bilinmektedir.
Görüldüğü gibi, Mezopotamya’da
hastalıklara bakış din ve dolayısı ile büyü etrafında şekillenmişti. Ağrılar
işlenen günahlara verilen cezalar olarak yorumlanırdı. Herhangi bir yasayı
çiğneyen kişi tanrıların korumasından yoksun kalıp, hastalık taşıyan kötü ruhlara
hedef oluyordu. Hastalığın tedavisi için en yaygın çözümlerden biri hastanın
işlediği günahı itiraf etmesiydi. Bu itiraf sonucu, hastalıkların vücudu terk
edeceğine inanılırdı.
Sümerlerde yaşam kaynağı olarak
kan kabul edilirdi. Karaciğer ise kanın toplandığı organ olarak yaşam
merkeziydi. Genellikle sâri hastalıklar biliniyordu. Yasalar hekimlerin çalışma
şekillerine karışmışlardı. İleride kanunlara bakarken bu konuda örnekler
bulunacaktır.
Mısırda büyü, Mısır dininin en
önemli özelliğidir. Genelde Mısırlıların dinsel-büyüsel ayinleri, bereket
sağlamaya ve ruhun öteki dünyadaki yaşamının korunmasına yönelikti. İşin bu
kısmı, resmi din çerçevesinde kabul gören, bir nevi iyi büyü (ak büyü) olarak
kabul edilmiştir.
Politik düşmanın yenilmesi ve
hatta yok edilmesine yönelik gizli amaçlı büyüler olduğunu da bazı metinler ve
tarihi kayıtları açığa vurmaktadır. En çok rastlanan gizli amaçlı büyüler
rahiplerin politik güç kazanmalarına yönelik uygulamalardır. Doğal olarak,
politik güç peşinde koşanların ve iktidarı ele geçirmek isteyenlerin, büyü gücü
yüksek olduğu kabul edilen bazı rahipleri yanlarına alması gerekiyordu. Bu tip
büyüler resmen istenmeyen “ kara büyüler “ di.
Mısır dininde belirli koşullar
altında ruhun bedene döneceği inancı esastı. Ruhun ilahi güçlerin tayin edeceği
zamandan önce dönmesi de, döndüğünde yerleşecek bedeni ve gereksinimlerini
karşılayabileceği şeyleri bulamaması da bir felaketti. Ruhun öbür dünyadan
memnun kalıp vakitsiz dönmemesi için özenle hazırlıklar ve ayinler yapılırdı.
Serseri ruhlar her ne kadar büyü işleri ile uğraşanların kullandıkları ruhlarsa
da ortalıkta olmaları korkutucu idi.
Post A Comment
Hiç yorum yok :