Ay Tanrısı Al-ilah
Sümer
Hava Tanrısı Enlil (“En” lord, “lil” fırtına demek) ve onun karısı Hava
Tanrıçasının Ninlil (“Nin” hanım, “lil” fırtına demek) Sin adında Ay Tanrısı
oğulları vardı. Mezopotamya’ da Sümerler’ den sonra Akkad, Asur ve Babil
imparatorluklarında da yer aldı. En tanınan Sin tapınakları Ur ve Harran
şehirlerindeydi. (Ur kent anlamına geliyor. Urfa’nın bu kökten gelmiş olması
çok muhtemel.)
British
Müzesi’nde Babil bölümünde bölüm B’de 1 heykelin karşısında dua eden 3-4 heykel
vardır. Arkadaki 3-4 heykel ellerini Müslümanların dua ederken açtıkları gibi
açmış önlerindeki “Ay Tanrısı” na dua ediyorlar. Ve bu tanrının ismi “El-ilah”
(“İlah ” Arapça ’da tanrı demek, “El” ise en güçlü anlamında ). Bugün
Müslümanlar da aynı şekilde ellerini hafifçe açarak dua ederler. Sağda bu
heykellerden birini görüyoruz.
İslamiyet’ten
önce Araplar Ay Tanrısı Sin‘in üç kızı olduğuna inanırlardı. Bunların isimleri
Al-Lât, Al-Uzza ve Manat. Bu Sümer tanrıları Kuran’a da yazılmış:
Necm
suresi ayet 20:” Lât ve uzza’ya ve diğer üçüncüsü Menat’a ne dersiniz?”
Solda
ise İslamiyet öncesi putperest Arapların taptığı Ay Tanrısı Al-İlah ve üç kızı
Al-Lât, Al-Uzza ve Manat’ın simgelendiği taşı görüyoruz.
Sümer’de
Ay Tanrısı olan “Sin“e Kuran’da rastlamak mümkün: Ya-Sin süresi.
Çeşitli
Arap kabileleri aslında bu ay Tanrısına değişik adlar veriyordu, bunlardan
bazıları “Sin“,”Hubal” ,ve Küreyş’ te (Muhammed’in mensup olduğu kabile) bu
tanrıya “Al-ilah” (En güçlü ilah ) deniyordu. Dilbilimciler “Allah” kelimesinin
“Al-ilah” tan türediğini söylerler.
“Allah”
kelimesinin İslamiyet’ten önceki Arap yazıtlarında da bulunmuş olması, İslam
öncesi Arap şiirlerinde adının sık sık geçmesi, Ay Tanrısı’ nın isminin son
halini Kuran yazılmadan önce aldığını kanıtlıyor. Muhammed’in babasının adının
Abdullah (Abd-ül-el-ilah: El-ilahın kulu) olması da Allah isminin çok daha
önceden kullanılmaya başladığının başka bir kanıtı.
Putperest
Araplar İslamiyet önce Kâbe de 360 tane puta tapıyordu bunlardan birisinin ismi
Al-ilah idi. (Bugünkü şekliyle Allah)4 Muhammed bu en güçlüsünün, yükseğini
ismini alıp tek olduğunu söylüyordu. “Al-ilah tan başka ilah yoktur”. Muhammed
böylece Al-İlah ı tek tanrı olarak ilan etti ve diğer putlara tapınmayı
yasakladı. (Ayetlerin yazımı)
Siyah Taş’ı (Haceru’l-Esad) Öpme Geleneği
İslamiyet
öncesi bazı putperestlerin ilginç gelenekleri vardı bunlar Ramazan dedikleri
ayda 1 ay oruç tutarlar, Mekke ye Hacca gidip Kâbe’ nin etrafında 7 kez
dönerler, ”Kara Taş” ı kutsal sayar onu öper ve günde 4 veya 5 vakit namaz
kılarlar, şeytan taşlarlardı. 360 puttan biri olan Ay Tanrısı Al-İlah’a Kara
Taş’ ın hemen yanında ibadet ediliyordu.
Muhammed’in
de onayladığı Kara Taş’ ı öpüp ona saygı gösterme geleneği İslam’a putperest Arapların
putperest geleneği olarak geçmişti.
Yandaki
minyatür yaklaşık 605 yılında Muhammed ‘in Haceru’l-Esved’i Kâbe’ye yerleştirme
hikâyesini tasvir eder. Birçok kaynakta Muhammed’in yüzü sansürlenmiştir.
Camilerin ve Minarelerin üzerindeki Ay Sembolü
Sümer’de
kralların nasıl sarayları varsa tanrıların da öyle evleri olmalıydı. Bunun için
“Tanrı evi” adı altında görkemli tapınaklar, yanlarında insanları tanrılara
yaklaştırdığı düşünülen basamaklı kuleler yapılmıştı. (İslamiyet’te camide
imamın çıktığı merdivenli yapı minber de bir Sümer geleneği.) Daha sonra bu
tanrı evleri sinagoglara, kiliselere, camilere dönüştü.
Camiye
odaklanacak olursak, Arapça “bir ara gelmek, toparlanmak ” anlamına gelen “cem”
kökünden gelmektedir. Cami ise “toplayan, bir araya getiren” anlamına gelir.
“Allah”
nasıl Ay Tanrısı’ nın günümüzdeki adıysa, cami ve minarelerin tepesindeki yarım
ay da Ay Tanrısı’ nın sembolüdür.
Ay
Tanrısı Al-İlah’ın üç kızı Al-lat Al-uzat ve Al-manat 3 yıldız olarak sembolize
edilmiştir. Müslüman ülkelerin, siyasi partilerin bayraklarındaki ay ve
yıldız(lar) Ay Tanrısı ve kızlarından gelmektedir. Türk Bayrağı da buna dâhil.
Ramazan Ayı ve Dini Bayramlar
Sümer
dininde Ay kültünün önemli bir yeri vardır. Ayın ilk göründüğü gün, 15 günlük
olduğu ve görünmediği günlerde törenler yapılır, hatta bazı yiyecekler
yenilmezdi. İslamiyet’ teki oruç tutma kültürü ve Ay’ın hareketine göre
düzenlenmiş dini bayramlar da Sümer dininden geliyor. Bugün Güneş’in Dünya
etrafında dönüş süresini, 365 günü 1 yıl olarak kabul eden Miladi takvim
kullanıyoruz. Müslüman Takvimi (Hicri Takvim) ise Ay’ın Dünya etrafında dönüş
süresini, 354 günü bir yıl kabul eder. Dini bayramların her sene 10 gün
kaymasının sebebi budur.
Müslüman
Takvimi’nde aylar 29 ve 30 günden oluşur. 29 gün aynı zamanda Ay’ın Dünya’nın
etrafında tam tur atma süresidir. Ay aynı zamanda kendi ekseninde de döner ve
bu da 29 gün sürer. Bu nedenle Ay’ın hep aynı yüzünü görürüz.
Ayağa
kalkıp uzattığınız elinizle bir basket topu tutup kendi etrafınızda döndüğünüzü
düşünün, topun hep aynı yüzünü görürsünüz.
Gördüğümüz
gibi Müslümanların dininin tanrısı bile orijinal değil, Sümer’den miras. Bu da
tarihsel süreçte gayet doğal. 360 tane tanrının tapıldığı yerde yeni bir tanrı
yaratıp insanları o tanrının tek ve gerçek tanrı olduğuna inandırmaktansa yeni
tanrı için mevcut tanrıların olanını model olarak kullanmak çok daha akıllıca
bir strateji olurdu. Tabi Muhammed bu yeni tanrı ile model olarak kullandığı Ay
Tanrısı arasındaki ilişkiyi yok etmek zorunda kalmış olmalı. Aksi takdirde onun
zaten eski bir tanrı olduğunu bilenlere bu inandırıcı gelmezdi. Bu sorunu daha
sonra Muhammed’in Ay’ı ikiye ayırdığını iddia ederek akıllıca kökünden çözmüş
öldüğünü görüyoruz:
Kamer
suresi ayet 1: Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
Kamer
suresi ayet 2: Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve “Süregelen bir
sihirdir” derler.
Kamer
suresi ayet 3 Peygamberi yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki
her iş, Allah nasıl takdir ettiyse öylece gerçekleşecektir.
Kamer
suresi ayet 4: Ant olsun, onlara içinde caydırıcı tehditlerin bulunduğu
haberler geldi.
Kuran’ın
Kamer süresinin ilk ayetinden çok net anlaşıldığı gibi, Muhammed, “tek gerçek
tanrı ” iddiasını güçlendirmek için zekice bir yol izliyor. Model olarak
kullandığı Ay Tanrısı’ nı tarihe gömmek için Ay’ı ikiye ayırdığını iddia
ediyor. Ancak Kamer 2’de görüldüğü gibi buna inanmayanlar oluyor. “Süregelen
bir sihirdir” diyorlar ki haklılar. Ay 29 günde 2 defa (İlk Dördün ve Son
Dördün) Dünya’dan yarım aymış gibi görünür yani süregelen şekilde ayın görünümü
değişir(Ay’ın Evreleri alttaki resimden incelenebilir). Muhammed Ay’ın yarım
gözüktüğü günlerde bu fırsatı kullanıp Ay’ı ikiye ayırdığını iddia etmişe
benziyor. Kamer 4’te ise bu muhalefetin o dönemin yöntemleriyle bastırıldığını
görüyoruz.
Ay’ın
tarihimizdeki bu önemli ve şaşırtıcı yerini bilmek çok güzel olsa da, bu
gerçeğin bazı dindar insanların inançları için oldukça sarsıcı olduğu kuşkusuz.
Hatta muhtemelen bu yazıyı peygambere hakaret olarak algılayanlar olacaktır.
Birilerinin inancı zedelenecek diye gerçekler saklansaydı bırakın şu anda
baktığınız monitörün teknolojisine ulaşmayı, Dünya’nın düz olmadığını bilmek
bile imkânsız olurdu. Peygamber olduğuna inanılan insanlara hakaret etmek ne
bilime ne de bilim adamına bir şey kazandırır. 7.yy insanlarının davranışları
21.yy ahlak kurallarına göre yargılanamaz. Bu bağlamda o dönemde olanlar kendi
içinde ve sürecinde tutarlı görünüyor. Günümüz bilgisiyle 7.yy bilgisini
karşılaştıracak olursak o dönemde insanların hiçbir şey bilmediğini
söyleyebiliriz. (Örn:Tüm İbrahim dinlerinde Ay’ın ışık kaynağı olması,
yeryüzünün düz olduğu mantığına dayanan “kıble” mantığı..vs) Eleştirilecek bir
şey varsa bu 7.yy da olanlar değil, o yüzyılda yapılanları 21.yy a taşımaya
kalkışmaktır. Mitleri bir tarih, kültür olarak bilmek ve o şekilde değerlendirmek
gerekir.
Alıntı
Post A Comment
Hiç yorum yok :