Kuman Türkleri ve Macarlar
Bazen tarihin ebedi sahnesinde bir fırtına eser. Fırtınanın başladığı ve bittiği yere kadar olan alanda insanlar yerlerinden yurtlarından olur, yeni bir dünya düzeni oluşur.
Kavimler göçü nedeniyle Batıya yönelen, hayvancılıkla geçinen pek çok göçebe kavme Karpat havzası daima uygun bir ikamet yeri olmuştur. Macaristan ovaları, yüzyıllar boyunca Doğudan gelen atlı kavimlerin akınlarına ve göçlerine tanık olmuştu.
Uzun yıllar süren kavimler göçünü sonlandırarak burada imparatorluklar ve devletler kuran toplulukların başında İskitler ve Sarmatlar gelir. Bu topraklara sonraları Attila'nın Hunları ve Avar kavmi, sonra da Macarlar yerleşmişler.
İslamiyet, göçebe halde yaşayan Kıpçak kavimleri arasında, 1200'lü yıllarda yayılırken, Moğollardan kaçarak Macaristan'a yerleşen Kumanlar Müslüman olmamış, o topraklarda barınabilmek için önce Katolik mezhebini sonra Protestanlığı kabul etmişler.
Kumanlar, bugün 800 yıl önce Macaristan ovalarına göç eden atalarının dili olan Kıpçak Türkçesi'ni unutmuştur. Ancak Kuman olduklarını ve atalarının nereden geldiklerini çok iyi biliyorlar. Bu gün yoğun olarak Macaristan'ın en verimli ovası olan Alföld'de, adları Küçük ve Büyük Kumanistan olarak adlandırılan iki bölgede yaşıyorlar. Kuman olma bilinci bu bölgede yaşayan halkta öylesine yerleşmiş ki, kimlikleri sorulunca verilen cevap hep aynıdır:"Kumanım". 800 yıldan bu yana Kumanlar burada yaşıyor. Bu bölgede yaklaşık 70-75 bin kişi kendini Kuman kabul ediyor.
Kumanlar, kültürlerini korumak ve saklamak için; yüzyıllarca kendi yörelerinde kullanılmış, ancak modernleşme sonucu terk edilmiş eşyaları, tarım aletlerini, giysileri ve hatta mobilyaları sergiledikleri, çok zengin köy, kasaba ve şehir müzeleri kurmuşlar.
Orta Asya kaynaklı Şamanizm inancında rastlanan Şamanın trans halinin Türk halk kültürüyle olan benzerliği inanılmazdır. Kumanların halk kültürü arasında evlenme ve ölüme ilişkin adetler ilgi çekicidir. Düğün adetlerinde çok sayıda eski dönemlere ait Doğu'ya özgü ögeler bulunmaktadır.
Düğün bayrağı-eşarbı, düğün yemeğinde pişen koyun kafasının paylaşım seremonisi gibi gelenekler Büyük Macar ovasının ortasında Kumanistan'da yaşamaktadır. Düğünde pişirilen koyun kellesinin cemiyetteki en saygıdeğer kişiye verilmesi adeti, hala Kuman düğün adetlerinde vardır. Orta Asya Kıpçakları, Kazaklar, Kırgızlar ve Anadolu'da Türkler arasında bugün var olan bu adete göre eve bir konuk geldiğinde pişen koyun kellesi sofraya gelir ve en güzel parçaları misafire sunulur.
Julia Bartha (Damjanich Janos Müzesi Etnografya Blm. Bşk.): "Mesela kız kaçırma adeti. Mesela Karsak şehrinde , Kumanistanda konuşuyoruz. Düğünlerde gelin arabasına atlı insanlar refakat ederlerdi. Bu atlara süs olarak bir başörtüsü takılır."
Kumanların en büyük lideri olan ve onları temsil eden Başbuğ payesi, eski yönetim sisteminin yıkılıp, yerine şehir devletleri sistemine geçilmesiyle etkinliğini yitirmiştir. Ama Kuman başbuğu seçimi gelenek ve göreneklerde yaşamaya devam etmiştir. 2000 yılında Kumanistan şehirleri arasında Kuman Başbuğu seçimi geleneğini temsili olarak ilk canlandıran şehir Kişuysallaş olmuştur. 7 Kuman şehri o yıldan beri sembolik olarak Kuman Başbuğu'nu seçer.
Gyorgi Horvath: "2000 yılında bugüne kadar yaptığım çalışmalar nedeniyle beni komutan seçtiler. Bu seçimin siyasi bir amacı yok. Bu sadece bir sembol ama Büyük Kumanistan için büyük bir sembol. Çünkü buradaki insanların bilincini güçlendiriyor. Bu şehirde yaşayanlar için çok ciddi bir etkinlik, önemli bir kutlamadır. Bu geleneğin unutulmasını istemiyoruz."
Kuman kurganlarında elinde kurban kasesi bulunan ata heykellerinde, eski Kuman kültürünün izleri görülmektedir. Bu tür balballlar, kavimler göçünün yaşandığı alanlarda, Orta Asya'da da bulunmaktadır. Macaristan Kumanları atalarına saygı amacıyla böyle heykeller yapmışlardır. Bugün Kumanistan'ın başkenti sayılan Karcag şehrinin sınırları içerisinde her bir Kuman şehrini temsilen yedi heykel bulunmaktadır. Bunlara Macarca, "Kunbaba" denmektedir.
Macaristan Kumanlarının Türk kültürü ile ortak olan eşyalarının başında atlarla iç içe yaşadıkları için hayvancılıkla ilgili araç ve gereçler gelir. Macaristan'da Türkçeden geçen kamçi (kamçı) kelimesi halen kullanılmaktadır.
Etrafında demirden dikenleri olan tasma, Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar her yerde kullanılan köpek koruma araçlarından biridir ve kurtlara karşı savunma amacıyla kullanılır. Özel bir tür çoban köpeği olan Komondor (anlamı Kumandır) köpeğini Kumanlar 800 yıl önceki göçlerinde beraberinde getirmiştir.
Kurt saldırısına karşı önemli silahlardan biri de demir veya bakırdan küçük bir topuzdur. Bizim çoban asalarına benzeyen bu sopa, Anadolu'da ve Orta Asya halklarında olduğu gibi Macaristan Kumanlarında da daima kullanılan bir savunma aracı olmuştur.
Macar hükümetleri Kuman kültürünün unutulmaması ve yaşayabilmesi için yaz kamplarını teşvik ediyor. Aileler bu kamplarda oba hayatını, ata binmeyi, okçuluğu ve daha bir sürü geleneği, çocuklarına yaşayarak, kullanarak ve uygulayarak aktarmayı amaçlıyor.
Györgi Horvath: "Bu çiftlik 10 yıl önce Kumanların at binme geleneklerini gençlere öğretmek amacıyla kuruldu. Çiftlikte ilk olarak ata binmeyi daha sonra ise Kumanların bir zamanlar savaşlarda kullandıkları silahları kullanmayı öğreniyorlar."
Sandor Pap: "10 yıl önce başladım.Bu yaşam tarzı çok hoşuma gitti. Özellikle de Kumanların savaş tarzı olan ok atmayı seviyorum. Bu nedenle buraya geldim."
Zsigmond Szöke: "Benim adım da Zsigmond Szöke. 8 yaşından beri at biniyor ve ok atıyorum. Bunu severek yapıyorum.. Bu nedenle buraya geldim."
Attila Cseppentö: "Kazakistan'da Kazak, Kıpçak ve Kuman olmak üzere üç çeşit yurt vardı.. Buradakiler Kuman tarzıdır. Macar atlı kültürü, eyer, Füred eyeri gibi Burada atlarla ilgili pek çok eğitici program hazırlıyoruz.Yedi yıldır yaptığımız bu çalışmalar sonuçlarını vermeye başladı. Çocuklarım bu kültürün içerinde doğdular. Doğal olarak onlar da bu yaşam biçimini kabul ediyorlar. Onlar dokuz yaşından beri ata binmeyi hobi olarak görmüyorlar, bunu bir yaşam biçimi sayıyorlar. Gerçek olan bu."
Macaristan'a yerleşen yedi Kuman kabilesinden biri olan Olaş boyunun Türkiye tarihi açısından da ayrı bir önemi vardır. Türkçe anlamı ulamak fiilinin emir kipi olan ulaş yani "birleş", "ittifak yap" olan Ulaş, Kuman kavminin en eski boylarından biridir. Ulaş adına İçel, Ankara, Tekirdağ, Tokat, Muğla, Artvin ve Edirne illerinde yerleşim adı olarak rastlarız. Kumanlar muhtemelen Orta Asya'da iken Kıpçak-Oğuz savaşı sırasında dağılmıştır. Bunlardan Anadolu'ya göç eden Ulaş kabilesinden olanlar kendi gelenek ve göreneklerinin bir kısmını, halk sanatlarına ait pek çok ögeyi, bu güne kadar muhafaza etmiştir.
Macar müzik adamı Bela Bartok Toros'larda Ulaş soyundan gelen Yörük köylerine gitmiş ve köylerde dinlediği türkülerin bir kısmının, Macar halk türküleriyle şaşırtıcı ölçüde benzediğini fark etmiştir. Bu bir tesadüf değildir, Yugoslavlarda, Kuzey ve Güney Slavlarında, Yunanlılarda bu tarz müzik yoktur. Bela Bartok, yüzlerce yıl önce birbirinden kopmuş Kumanistan ve Çukurova'da yaşayan kardeşlerin müzikte birleştiğini keşfetmiştir.
16.yy.da Macaristan, Osmanlı Devleti'ne bağlı, Budin adı verilen bir eyalet haline getirilir. Macaristan 1699'daki Karlofça Antlaşmasına kadar yüz altmış beş sene Osmanlı hâkimiyetinde kalmıştır.
Anadolu Türklerinin Macarlarla olan benzer adetlerine, Macaristan'daki Osmanlı izlerine, geleneklerine, gündelik eşyalarına ve hangi kelimelerin iki millette de ortak olarak kullanıldığına birlikte bakalım.
Mesela Macaristan'da "çok küçük elma var" deseniz sizi belki de anlayabilirler. Macarcası da şöyle: 'Çok Kiçi Alma Van'. Bir Macar'a gecekondu nasıl söylenir diye sorsanız, 'kiç kapu' der; yani 'küçük kapı' cevabını alırsınız.
Başta Macarların Orta Asya'daki ilk yurtları olmak üzere Türklerle temas ettikleri birkaç dönemde, Osmanlı dönemi de olmak üzere Türkçe'den Macarca'ya çok sayıda kelime geçmiştir. Günümüzde Macarlar 1000 kadar Türkçe sözcük kullanılıyor. Bu sözcüklerin çoğu tarım, hayvancılık ve akraba isimlerine aittir.
Örneğin buğday'a búza, arpa'ya arpa, tarla'ya tarló, öküz'e ökör, boğa'ya bika, keçiye keçke, ana'ya anya, elma'ya alma, kapı'ya kapu, balta'ya balta, deve'ye teve denmektedir. Kahve, şerbet vardı, fincan, sarma, halen de kullanılıyor. Cep, elbise, pabuç, aba var. Çavuş, çubuk, divan, imbik, kayısı , kasap, kefen, fırça, kırbaç, mahmur, pide, sancak, barbunya, tarhana, tencere, sabun...
Kuman kültürü zamanla Macar kültürü ile kaynaşmış ona farklı bir renk vermiştir. Kumanistan'da yaşayan insanlar, Kuman olan ve olmayanı ayırmadan düşüncede birlik oluştururlar. Kuman olma bilinci daima Macar toplum bilincinden ayrı değil onun bir bölümü olarak şekillenmiştir.
Macarlar, aslında fin-ugor kökenlidir ama Macar ulusunu oluşturan boylar arasında Türk boyları da vardır. Benim görüşüm, Macarlar Türk'tür demek yerine şunu söylemek daha doğru olabilir; Macarlar Türklerle uzaktan akrabadır. Tartışmalar bir kenara, Macarların tarihi Türklerim tarihinden ayrılmaz.
Türk kavimleriyle birlikte bugünkü Macaristan'a yerleşen Macarlar, köklerini, kendi tarihlerinin bilinmeyen yönlerini araştırmak için Türk tarihi araştırmalarına çok erken başlamıştır.
Macar ve Türk tarihi, kültürü birbiriyle o denli iç içedir ki; bu yakınlık iki toplumun birbirine daha pozitif duygularla bakmasına sebep olmuştur.
Dr. Fazekas Sandor Karcag Belediye Bşk.: "Birbirimizi biliyoruz. Akraba gördüğümüz herkesle bir araya gelelim ve Türk asıllı topluluklar olarak birbirimize yardımcı olalım. Bilgilerimizi toplayalım. Bizler tahmin ettiğimizden de çok sayıdayız. Ortak bilincimizi güçlendirelim."
O topraklara yüzlerce yıl önce yerleşmiş olan bizden birileri var ama biz onları unutmuşuz. Biz Macaristan tarihini sadece Osmanlı tarihiyle birlikte andık. Elbette o izler çok önemliydi. Ama o izlerin altında, unutulmuş, görünmeyen, çok daha derin kökler vardı.
Özü Türk Belgeseli - Kumanlar ve Macaristan 1.Bölüm
Özü Türk Belgeseli - Kumanlar ve Macaristan 2.Bölüm
Post A Comment
Hiç yorum yok :