MITOLOJI

[Mitoloji][bleft]

Türk Tarihi

[Türk Tarihi][twocolumns]

Piri Reis'in Notları



Piri Reis'in Dünya Haritası (1513) üzerine yazdığı kendi notları







1- Burada Vakami denilen bir çeşit boya bulunur, ilk bakışta göremezsiniz, çünkü uzaktadır. Dağlarda zengin maden yatakları vardır. İpek benzeri yünleri olan bazı koyunlar vardır.

2- Bu yörelerde medeniyet yoktur. Tüm halkı çıplak gezer.

3- Bu diyarlara Antilya derler. Burada dört cins papağan olur; beyaz, kırmızı, yeşil ve siyah. Halk papağan eti yer ve taçlarını papağan tüyünden yapar. Burada mihenk taşına benzer siyah bir taş bulunur. Çok sert olan bu taşı balta olarak kullanırlar.




* (Bir başka kitabında Piri reis şöyle yazar: "Akdenizde ele geçirdiğimiz bir düşman (İspanyol) gemisinde bu papağan tüylerinden yapılan başlıktan ve mihenktaşına benzeyen siyah taştan bulduk" )


4- Bu haritayı "Kemal Reis'in erkek kardeşinin oğlu" olarak tanınan Hacı Mehmet oğlu Piri, 919 yılının muharrem ayında (1513 senesinin Mart-Nisan ayları), Gelibolu'da çizmiştir.

5- Bu diyar ki dağlarında bu şekilli canavarlar olurmuş.




6- Bu kıyılar Antiller adını alır. Hicri takvimin 869 yılında (1493) keşfedilmişlerdir. İsmi Colombo olan Cenovalı bir kafir tarafından keşif edildikleri bildirilmiştir.

Bir gün bu bahsedilen Colombo’nun eline bir kitap düşmüş. Bu kitapta Batı denizlerinin (Atlantik) sonunda pek çok kıyılar ve karalar olduğu ve oralarda her türünden metaller ve değerli taşlar olduğu anlatılmaktaymış. Bahsi geçen bu kitabı iyice okumuş, Cenova valisine bütün okuduklarını bir bir anlatmış ve demiş ki: Gel, bana iki gemi ver, gideyim bu yerleri bulayım. Demişler ki: Bre kaygısız adam, hiç batı denizinin ucu veya bucağı bulunabilir mi? Onun buharı dahi karanlıklarla dolu. Bunun üzerine bahsi geçen Colombo Cenovalılardan hiç bir yardımın gelmeyeceğini görerek, hızla İspanya kralına gitmiş ve hikayelerini ayrıntısı ile anlatmış. Onlar da Cenovalılar gibi cevap vermişler. Kısacası, Colombo bu kişilerin peşinden çok koşturmuş, sonunda İspanya kralı buna tam tertibatlı, tayfalı iki gemi vermiş ve demişki: Ey Colombo, eğer dediğin gibi çıkarsa, seni o ülkelerin kaptanı yapacağız. Denilene göre, Colombo batı denizlerine gönderilmiş.




Rahmetli Gazi Kemal, bir İspanyol köle getirdi. Bu köle Kemal Reis’e Colombo ile birlikte üç kere bu karalara gittiğini söyledi. Dedi ki: İlk olarak Cebelitarık geçidine, oradan da güney ile batı arasındaki istikamette ilerledik. Dümdüz bin mil gittikten sonra bir adaya rastgeldik. Denizin dalgalarının köpüğü bittiğinde, yani deniz sakinkleştiğinde, Kuzey yıldızı da yavaş yavaş görüşten kaybolmuş, demeleri o dur ki, o tarafın yıldızları bizim bildiğimizden farklı dizilirmiş. O tarafın yıldızları, farklı biçimlerde görülmüş. Daha önce yol üstünde gördükleri bahsi geçen adaya demir atmışlar. Adanın sakinleri gelmişler, ok atmışlar ve onları adaya çıkartmamışlar ve bilgi istemişler. Kadını da erkeği de mızrak atmışlar. Bu okların ucu balık kemiğinden yapılırmış ve bütün ada sakinleri çırılçıplak imiş. Adaya çıkamayacaklarını anlayınca, adanın arka tarafına dolanmışlar ve orada bir kayık görmüşler. Kayığın görülmesi ile içindekiler kaçmışlar ve adanın içlerine doğru kaybolmuşlar. Onlar da (İspanyollar) kayığı alıp bakmışlar. Görmüşler ki kayığın içinde insan etleri vardır. Anlamışlar ki, bu kaçanlar, adadan adaya dolaşıp insan avlayarak yiyen bir halktır.

Diyorlar ki Colombo başka bir ada görüp yanaştı, bu adada dev yılanlar olduğunu gördüler. Bu adaya çıkmadılar ama oralarda 17 gün beklediler. Bu adadaki yerliler gemidekilerden bir zarar gelmediğini görünce, balıklar yakaladılar ve kayıkları ile onlara getirdiler. Bu İspanyolları pek memnun etti ve onlara cam boncuklar verdiler. Anlaşıldığına göre Colombo’nun okuduğu kitapta bu yerlilerin renkli cam boncuklara çok önem verdiği yazılmıştı. Bu boncukları görünce daha çok balık tutup getirdiler. Bu İspanyollar her seferinde onlara cam boncuk verdi. Bir gün, bir kadının kolunda altın gördüler, altını aldılar ve kadına cam boncuklar verdiler. Onlara dediler ki, altın getirin, biz size daha çok boncuk vereceğiz. Onlar gitti ve daha çok altın getirdiler. Anlaşılıyor ki, onların dağlarında altın madenleri vardır. Hatta bir başka gün bir yerlinin elinde inciler gördüler. Anladılar ki, boncuk verdikçe daha çok inci bulup getiriyorlardı. Bu adanın kıyılarında bir yerde, hem de bir iki kulaç derinde, çok inci bulunuyordu. Gemilerine bazı yerel ağaçlar ile birlikte iki de yerli alarak, ayni yıl içinde İspanya kralına geri döndüler. Bu bahsedilen Colombo, yerlilerin dilini bilmediği için her şeyi işaretlerle anlaşmışlar. Bu yolculuktan sonra İspanya kralı papazlar ile beraberinde arpa göndermiş, yerlilere nasıl ekip biçeceklerini öğretirken onları kendi dinlerine çevirmişler. Bunlar hayvan gibi çıplak gezip çıplak yatarlarmış. Şimdi ise bu yerler herkesce bilinmiş ve pek meşhur olmuş. Bahsi geçen Antil adaları ve kıyılarına işaretlemek için isimleri Colombo seçmiş ve buraların ismi olarak kalmış. Bu Colombo ayni zamanda büyük astronom imiş. Bu haritadaki kıyılar ve adalar, Colombo’nun haritalarından alındı.

7- Bu canavarlar 7 kulaç uzunluktadır. İki gözü arası 1 kulaçtır. Fakat bunlar zararsız yaratıklardır.



8- Bu yerde tek boynuzlu sığır ve bu şekildeki canavarlar olur.



9- Bu harita benzeri bir harita bu asırda kimsede yoktur. Bu fakirin çizimi itibarıyla bir temel oluştu. 20 harita ve Büyük İskender zamanında çizilen haritaların sekizinden -ki dünyanın insan yerleşimli bölgelerini gösterir ve Araplar onlara Caferiye der- Arapların bir Hindistan haritasından ve Portekizlilerin zamanımızda çizdikleri dört Asya haritasından ve Kolonbo'nun batıda çizdiği haritadan faydalandım. Bunları karşılaştırmalı olarak inceleyip çıkarımlarda bulunarak bu haritayı ortaya çıkardım.

10- Portekizli bir kafirin anlattığına göre, bu noktada gece ve gündüz en kısa olduğunda iki saat, en uzun olduğunda yirmiiki saat sürermiş. Fakat gündüzler pek sıcak, geceler de pek rutubetli olurmuş.

11- Hindistan ülkesi yoluna giderken bir Portekiz gemisi, kıyıdan esen ters bir rüzgara yakalanır. Fırtına yüzünden güney yönüne savrulan gemidekiler uzaklarda bir kıyı görerek ona doğru ilerledi. Bu yerlerin demirlemek için uygun olduğunu gördüler. Demir attılar ve kayıklarla kıyıya çıktılar. Tümü çıplak olan yürüyen insanlar gördüler. Fakat ucları balık kemiğinden yapma oklar atıyorlardı. Orada 8 gün kaldılar. Bu insanlarla işaretleşmek yolu ile ticaret yaptılar. Bu gemi bu yerleri gördü ve hakkında yazdılar…. Söz konusu gemi Hindistana gitmekten vazgeçip Portekiz’e döndü ve ulaştıklarında haberi verdiler. Bu kıyıları ayrıntısı ile açıkladılar. Oraları keşfettiler.

12- Portekizlilerin haritalarına yazdıklarına göre, bu ülkede beyaz tüylü ve bu şekildeki canavarlar ve altı boynuzlu sığırlar varmış.



13- Burası bir kayıp ülke. Her şey yerle bir olmuş ve dediklerine göre her yan yılanlarla doluymuş. Bu yüzden Portekiz kafirleri bu kıyılara yaklaşmadılar ve söylediklerine göre bu kıyılar çok da sıcakmış.

14- Fırtınaya kapılıp buraya gelen Portekiz gemisi budur. Ayrıntısı kenarda yazılmıştır (10.açıklama)

15- Bu dört gemi Portekiz gemisidir. Şekli de çizilmiştir. Hindistan'a gitmek için Mağrip diyarından (İspanya ve çevresi) Haber Burnu'na (Aden Körfezi'nin Afrika ucu) geçerler.


16- Bu kıyılardaki kule ….
Her nasılsa ….
Bu iklimde altın ….
Bir ip alarak ….
Söylendiğine göre ….

Bu kısımda yazının yarısının olmayışı, haritanın kayıp parçalarının olduğunu kanıtlamaktadır.)

17- Bu gemi fırtınaya kapıldı. Nikola di Cuvan denen kişi bu adaya düştü. Adada çok miktarda tek boynuzlu sığır vardır. Bu sebeple adanın adı İzle Vakai, yani Sığır Adası'dır.

18- (Bir önceki maddedeki) Nikola di Cuvan, haritasına bu ırmakların çoğunda altın olduğunu yazmış. Irmağın suyu çekilince kum içinden çokça altın toprağı toplarlarmış.

19- Bu adaya Antilya Adası derler. Canavar ve papağan çoktur. İmar edilmiş değildir.

20- Portekizliler buradan günbatısı yönüne geçmez. O taraf tamamen İspanya'nındır. İkisinin yaptığı anlaşmaya göre, Septe Boğazı'nın 2000 mil günbatısı sınırdır. Portekiz o tarafa geçmese de Hint tarafı ve güney tarafı tamamen Portekiz'indir.

21- Bu geminin kaptanının adı Mesir Anton Cineviz'dir, ancak Portekiz'de büyümüştür. Gemisini fırtına bu adalara sürüklemiş. Adalarda çok miktarda zencefil varmış. Bu bilgileri kendisi yazmıştır.

22- Bu denize Mağrip Denizi derler. Ama Fransızlar Mer de İspanya, yani İspanya Denizi der. Şimdiye dek bu adla bilinirdi. Ancak Kolonbo bu denize açılınca bu adayı (Amerika) o bilinir hale getirdi. Anlaşmalara bağlı olarak Portekizliler de Hint diyarına açıldı. İkisi bu denize bir isim verme kararı aldı. Buranın adını Ovosano koydular. "Sağ Yumurta" demektir. Daha önce bu denizin sonu olmadığını, ötesinin karanlık olduğunu düşünürlermiş. Şimdi bunca kıyının denizi kuşattığını, denizin bir göle benzediğini görünce ona Sağ Yumurta adını verdiler.

23- Ve Felemenkten (Flanders) gelen Ceneviz gemisi fırtınaya tutuldu. Bu adalara sürüklenip geldi, bu sayede bu adalar bilinir oldu.

24- Rivayete göre, çok eski zamanlarda ismi Sanvolrandan (Santo Brandan) olan bir rahip yedi denizleri (tüm dünyayı) dolaşmış. Bir gün adı geçen rahip bu dev balığa rast gelmiş. Bir kara parçası olduğunu sanıp bu balığın üstüne çıkıp, bir de ateş yakmış. Balığın sırtı yanmaya başlayınca silkelenip bunları denize dökmüş. Kayıklarına geri binip gemilerine geri kaçmışlar. Bu olay Portekizli kafirlerce anlatılmadı, bunu antik dünya haritasından aldım.




25- Bu parça adalara Undizivercine adını vermişler.




Post A Comment
  • Blogger Comment using Blogger
  • Facebook Comment using Facebook
  • Disqus Comment using Disqus

Hiç yorum yok :


Dinler Tarihi

[Dinler Tarihi][bleft]

Antik Tarih

[Antik Tarih][twocolumns]

Video

[Video][bsummary]

Dünya Tarihi

[Dünya Tarihi][bsummary]