MITOLOJI

[Mitoloji][bleft]

Türk Tarihi

[Türk Tarihi][twocolumns]

Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Gök Bilgisi


Bu dönemde, artık Hititler, devrin en güçlü devleti Mısır ile sınırdaştılar. Mısır, III. Tutmosis döneminde, M.Ö. 1479 – 1425 yılları arasında, Hititleri yenerek, Filistin ve Suriye’nin fethi bitip, Mısır kuzeyde Fırat’a kadar uzandı.

İktidar hırsı ile yanan III. Tutmes yayılmacı ve saldırgan bir politika izlemişti. Filistin ve Suriye’yi  alışının  ve  aşağı  yukarı  16  yıl  süren  fetih  savaşlarının  kahramanlık  öykülerini Karnak Tapınağının duvarlarına yazdırttı. İstanbul Sultanahmet’teki dikilitaş da III. Tutmosis’nin hükümdarlığının otuzuncu yılında, Hieropolis şehrine dikilen anıt taştır.

Mısır’a akan ganimetin bir kısmını ordu alıyordu, ama büyük bölümü doğrudan firavuna veriliyordu. Firavun da bunu istediği gibi dağıtıyordu. Firavunlar, ganimetin önemli bir kısmını tapınaklara vermeyi tercih ediyorlardı. Bunların içinde Teb’deki Amon tapınağı, diğer tapınaklara nazaran aslan payını alıyordu. Aslında, Filistin ve Suriye gibi, uzak ve Mısır ile arasında çöl engeli olan ülkeleri elde tutmak kolay değildi. Mısır ordusu çekilince, isyanlar oluyor ve yeniden düzeni kurmak için Mısır ordusu sefere çıkıyordu. Her şeye rağmen III. Tutmosis döneminde, Libya üzerinde de hâkimiyet kurularak ve güney sınırları 4 cü şelaleye kadar inerek, büyük bir Mısır imparatorluğu oluştu. III. Tutmosis dönemindeki askeri nitelikli devlet, ondan sonra, 200 yıl daha yaşadı

Bu döneme ait olan ve M.Ö. 1460 yılına tarihlenen Senmut’un tavan süslemesinde Orion, Sirius takımyıldızlarının ve Merkür, Venüs, Jüpiter, Satürn gezegenlerinin resmedilmiş olması, Mısır’daki astronomik çalışmaların ne denli ileri gittiğini göstermektedir. Mısırlı astrologlar Gök hakkında derin bilgiye sahiptiler ve bunları belgelemişlerdi. Ne yazık ki İskenderiye kütüphanesinde bulunan bu belgeler, kütüphanenin tahrip edilmesiyle yanmışlar ve yok olan diğer 400.000 kitap gibi izleri silinmiştir.
.
Senmut astronomik duvar resmi

XVIII hanedan firavunlarının siyaseti, devlet örgütünü genişletti. Yeni koşullar hükümet sistemini değişmek zorunda bıraktı. Bir vezir yerine, biri Güneyi ve diğeri Kuzeyi yöneten iki vezirlik kabul edildi. Güney veziri, biraz daha üstündü. Tüm ülkeyi ilgilendiren konularda kararı güney veziri veriyordu. Vezirlik, devlet bürokrasisinin başı idi: İdari işler, sulama taşınmazlar, adalet, maliye ve ordu ona bağlıydı. Tüm devlet daireleri ve yerel otoriteler vezire  düzenli  aralıklarla  raporlar  sunarlardı.  Vezir,  rapor  ve  başvuruları  inceler,  önemli işlerde doğrudan kendisi karar verir, taşınmazlar üzerindeki sorunları çözer, vasiyetnameleri onaylardı. Ama teoride, tüm toprakların sahibi Firavundu.

Ganimet dağılımı, sosyal ilişkileri değiştirdi. Zamanla, Firavun ganimeti dağıtırken bir sınıflandırma oluştu. Saray soyluları ve din adamları öncelik kazandı. Din adamları, inanılmaz derecede zenginleşti. Din adamlarının bu zenginliği, kurumsal olarak, tapınaklarda şekilleniyordu. Toprakların büyük bir bölümü, içinde yaşayan halk ile birlikte tapınaklara terk edildi. Tapınakların otoritesi arttı. Tapınaklar büyük mülk sahipleri ve önemli bir iktisadi birim haline geldiler. Bunların içinde Teb’deki Amon tapınağı özellikle güçlendi. Ganimetten pay  alma  ve  zenginlik  açısından,  soylu  ve  din  adamlarının  peşinden  askerler  geliyordu. Firavun veya merkezi idarece, bazı  yüksek rütbeli subaylar, saraydaki  yüksek bürokratik görevlere getiriliyordu. Bu da, subayların iç politika üzerinde etkili olmasını sağladı. Kendilerine toprak verilen orta ve bazı alt rütbeli subaylar da güçlendiler. Devlet bu güçlü subaylar karşısında dikkatli olmalıydı. Köylülerin durumu ise pek parlak değildi. Onlar ortakçılıkların üyeleri idiler. Vergi veriyorlardı. Hükümdar için veya tapınaklar için yapılan 
angarya ağırdı. Diğer taraftan, fetihlerden gelen zenginlikle, insanı bugün bile hayran bırakan devasa eserler yapılıyordu. Bu da köylüler için angaryaydı.

Savaş  esirleri  ve  fethedilen  ülkelerden  getirilen  köleler  nedeniyle,  ülkede  köle  sayısı durmadan  artıyordu.  Bir  cins  zenginlik  olan  kölelerin  dağılımı  eşit  değildi.  Firavun, tapınaklar, soylular, askeri ve sivil bürokratlar, köleleri paylaşıyorlardı. Sıradan askerlerin, çiftçilerin ve zanaatkârların 2–3 kölesi vardı. Köleler her işte kullanılıyordu: tarlalarda, ev hizmetlerinde, madenlerde, taşımada, tapınak yapımlarında. Firavun ve Amon tapınağı, fetihlerle zenginleştikçe, dış ticaret Firavun ve Amon’un eline daha fazla geçiyordu. Bağımsız tacirler de, yaptıkları ticaret için, Firavun ve Amon’a bir şeyler sunmak zorundaydılar. Bunu bir cins ticaret vergisi gibi düşünmek mümkündür.


Mitanni

Bu sırada bölgedeki en kuvvetli devlet Mitanni devletiydi. Van gölü ile Hazer gölü arasında, Kuzey Mezopotamya’da, Çukurova’nın kuzeyinde, Hatay’da, Kuzey Suriye’de, Filistin’deki yerleşimler Mitanni (Huri) ağırlıklı veya Hurri etkisi altındaydı. Bir noktaya daha değinelim: Asur krallarına at yetiştiriciliğini öğretenler de Mitannilerdi.
Post A Comment
  • Blogger Comment using Blogger
  • Facebook Comment using Facebook
  • Disqus Comment using Disqus

Hiç yorum yok :


Dinler Tarihi

[Dinler Tarihi][bleft]

Antik Tarih

[Antik Tarih][twocolumns]

Video

[Video][bsummary]

Dünya Tarihi

[Dünya Tarihi][bsummary]