MITOLOJI

[Mitoloji][bleft]

Türk Tarihi

[Türk Tarihi][twocolumns]

Ramayana Destanı 6.Bölüm

6. Bölüm

Ormana Sürgün

Ayodhya'da bütün bunlar olurken genç prens Rama, babasına verdiği sözü yerine getirmek için ormana ulaşmış, güneye doğru yol almaktaydı. Lakşmana ve Sita'yla birlikte Gomati nehrini geçtiler, S yi nehrine ulaştılar. Sayi'yi geçtikten sonra mola verip dinlenmeye koyuldular. Durdukları bu yer Koşala eyaletinin sınırının bittiği yerdi.

Rama, Sita ve LakşmanaRama, geriye dönerek doğduğu topraklara hüzünle baktı. Gözleri yaşla doldu. Bindikleri arabayı kullanmak için onlarla birlikte gelen, kraliyet danışmanı Sumantra'ya dönerek:

"Kim bilir bir daha ne zaman Saryu'nun kutsal kıyılarında babam ve annemle tekrar dolaşacağım, o günler gelecek mi bir daha!"

diye iç geçirdi. Rama Ayodhya şehrine doğru döndü, ellerini birleştirdi ve şöyle dedi:

"Sevgili Ülkem! Günahlarımı affet! 14 yağmur mevsiminden sonra sana tekrar kavuşacağım!"

Akşam olmak üzereydi ki Ganj nehrinin kenarındaki Şiringaverapur köyüne vardılar. Rama, bir İngudi ağacının altında durdu. Bu köy, Nişada kabilesine aitti ve kralları da Guha idi. Rama'nın geldiğini öğrenen Guha, onu karşılamak için yanına ailesinden kadınlı erkekli bir .alay insanı da katıp İngudi ağacına doğru yola koyuldu. Guha'nın geldiğini gören Rama ayağa kalkıp ona doğru yöneldi. Sarılıp kucaklaştılar. Guha, Rama'ya:

"Siz buraya geldiyseniz, talihim açık olacak demektir. Şiringaverapur'u kendi eviniz bilin, mutlu ve esenlik içinde yaşayın."

dedi. Rama, Guha'ya sürgün ediliş hikâyesini anlattı. Guha, buna çok üzüldü ve krallığını Rama'nın ayaklarına serdi; ondan Şiringaverapur'un kralı olmasını istedi. Rama, Nişada kralının arzusunu çok soyluca buldu. Ama tutması gereken bir sözü vardı. Rama, bütün gününü sadece su içerek geçiriyor, gece olunca saman yığınlarından bir yatak yapıp orada uyuyordu. Lakşmana, Rama ile Sita'yı korumak için bütün gece nöbet tutuyordu. Sumantra ile Guha da gece boyunca Lakşmana'ya arkadaşlık ediyordu.

Birgün Rama, Sumantra'ya:

"Şimdi Ayodhya'ya geri dönüp, Babama ve anneme selamlarımızı ilet. Onlara 14 yağmur mevsiminden sonra evimize geri döneceğimizi söyle. Bharata'dan da bir dileğim var. Bütün kraliçelere eşit davransın, krala saygı göstersin."

Bunları söyledi ve çekildi. Banyan ağacının sütüyle saçlarını ördü. Her şey hazır olunca, Rama Guha'dan izin istedi ve Sita'yı, Lakşmana'yı da yanına aldı, birlikte sandala bindiler. Ganj'ı geçerek Batsa ülkesine vardılar. Önde Lakşmana, ortada Sita, en arkada Rama zorlu ve engebeli bir yolculuğun ardından gece bir ağacın altında konakladılar. Şeker kamışı yediler, türlü türlü meyve topladılar.




Rama, Lakşmana'ya:

"Kendi krallığımı hiç düşünmüyorum. Düşündüğüm sadece annem. Benim yüzümden çok acı çektiğini biliyorum. Lakşmana sen sabah olur olmaz Ayodhya'ya geri dön. Hem benim annem Kausalya hem de kendi annen Surnitra'ya göz kulak ol."

dedi. Fakat Lakşmana onunla birlikte kalmayı istiyor; ondan ayrılmayı reddediyordu.

Ertesi gün tekrar yola çıktılar. Yamuna nehrinin kenarındaki Büyük aziz Bharadvaca'nın inziva yerine vardılar. Bharadvaca, onları büyük bir sevinçle karşıladı. Hikâyelerini dinleyen aziz, onlar için dua edeceğini, kendisine düşen her türlü yardımı yapmaya hazır olduğunu söyledi. Ertesi gün Bharadvaca'dan izin isteyen Rama, Lakşmana ve Sita, yollarına devam ettiler. Yamuna nehrini geçerek iki gece iki gündüz süren yorucu bir yolculuğun ardından Çitrakuta tepesine vardılar. Çitrakuta'nın yemyeşil manzarası Rama'nın çok hoşuna gitti. Lakşmana'ya:

"Bir süre burada kalalım."

dedi. Lakşmana, Mandakini nehrinin kenarında güzel bir kulübe yaptı. Bu kulübe, onların yeni hayatlarına tanıklık edecekti. Rama, burada zamanını kimi kez avlanarak, kimi kez de gezinti yaparak geçiriyordu. Onlar günlerini öylece geçiredursunlar, Ayodhya şehrinde büyük bir yas vardı. Aziz Vasiştha ve Brahmanlar, ölen kral için yapılacak yakma töreniyle ilgili gerekli hazırlıkları yapmaya başlamışlardı. Kraliyet ailesinden hiçbir erkek orada olmadığından o sırada Racagrha'daki dayısını ziyaret etmekte olan Bharata'nın çağrılmasına karar verildi. Ancak habercilere kral Daşaratha'nın ölümünün söylenmemesi tembih edildi.

Bharata, kendisine haber geldikten sonra nehirleri, dağları aşarak 8 gün süren bir yolculuktan sonra Ayodhya'ya ulaştı. Şehirde kasvetli bir sessizlik vardı. İşyerleri, dükkanlar, tezgahlar, işlikler kapalıydı. Bharata'yı gören her Ayodhyalı başını çeviriyordu. Bharata, endişeli bir şekilde annesi Kaikeyi'nin sarayına gitti. Babası Oaşaratha'nın ve kardeşi Rama'nın nerede olduğunu sordu. Kaikeyi gülerek:

"Baban cennete gitti."

dedi. Bharata, acıyla ağlamaya başladı.

"Kardeşim Rama nerede?"

diye sordu. Kaikeyi Rama, Sita ve Lakşmana'nın ormana gidiş hikâyelerini anlattıktan sonra:

"Bharata oğlum! Bütün bunları sadece senin geleceğini düşündüğüm için yaptım. Artık endişelenmeyi bırakıp Ayodhya Krallığının başına geçmelisin."

dedi. Bharata, annesine çok öfkelendi:

"Anne! Ne yaptın böyle? İkşvaku soyunun onurunu yok ettin. Keşke beni doğar doğmaz öldürseydin de bunları görmeseydim!"

Bu sırada kraliyet vaizi de oraya geldi. Bharata, kendini tutamayıp onun önünde Kaikeyi'ye hakaretler yağdırıyordu:

"Vaizler! Azizler! Sizler de duyun! Annem her ne yaptıysa benden habersiz yaptı. Bütün bunlarda benim hiçbir bir günahım yok! Bunu yeminle söylüyorum."

Bunları söyledi ve öfkeyle oradan uzaklaşıp kraliçe Kausalya'nın yanına gitti. Ona sarılarak çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağladı. Kausalya, Bharata'yı, Bharata da Kausalya'yı teselli etmeye çalıştı. Bharata babası ve kardeşi için bütün gece ağladı. Kausalya'ya Kaikeyi'nin işlediği günahtan hiç haberi olmadığını, bu işin olsa olsa kötü ruhlu birinin fitnesiyle olabileceğini söyleyip durdu.

Sabah erkenden kral Daşaratha'nın yağa batırılmış bedeni sandal ağacından oluşan odun yığını üstüne koyuldu. Bharata babasının son yolculuk törenini Vasiştha'nın söylediği şekilde yaptı. Bharata ertesi gün vaizleri ve şehirlileri toplayarak onlara:

"Ayodhya tahtı, en büyük kardeşimin, Rama'nın hakkıdır. Rama'yı geri getirmek için hemen yarın Çitrakuta'ya gidiyorum."

dedi.
Post A Comment
  • Blogger Comment using Blogger
  • Facebook Comment using Facebook
  • Disqus Comment using Disqus

Hiç yorum yok :


Dinler Tarihi

[Dinler Tarihi][bleft]

Antik Tarih

[Antik Tarih][twocolumns]

Video

[Video][bsummary]

Dünya Tarihi

[Dünya Tarihi][bsummary]